Şöyle mi?
"Algılarımız" ve "bilgilerimiz" çift yönlü / etkileşim halinde diyebiliriz.
Bilgi düzeyimiz arttıkça, daha çok anlamaya çalışıyoruz.
Anlamaya çalıştıkça daha çok bilgiye ihtiyaç duyuyoruz.
"Bilgiye ihtiyaç" öğrenme merakımızı sürekli kılıyor. Çünkü öğrendikçe daha ne kadar çok bilgiye ihtiyacımız olduğunu görebiliyoruz.
İşte bu heyecanlı "öğrenme maceramız" olumsuzluğa saplanmaktan da bizi koruyabiliyor. Üzülmek yerine merak ediyoruz:
"Bunun altındaki / kökündeki neden nedir?
Böylece dünyayı, başkalarını ve kendimizi çok daha geniş açılardan algılayabilme becerimiz gelişiyor. Bu beceri geliştikçe "hoşgörü" kendiliğinden gelişebiliyor.
G.E. 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder