8 Kasım 2017 Çarşamba

Sorun - Çözüm Uygulaması Diyagramı

29 Aralık 2018 - Yeni düzenleme öncesi hazırlıklar için:

"BİLGİ VE BİLİM FELSEFESİ 
Doç. Dr. Teo GRÜNBERG 
1. Bilgi Kavramı "Bilim" sözcüğü dar mânada yalnız tabiat bilimleri (fizik, bioloji, psikoloji, sosyoloji) anlamına gelmekle birlikte, biz bu sözcüğü geniş manasında salt matematik ve formel mantığı da içine alacak şekilde kullanacağız. Buna göre bütün bilimleri bir yandan "deduktif bilimler" (formel mantık ve salt matematik), öbür yandan da "empirik bilimler'' (tabiat bilimleri) olmak üzere, iki geniş öbeğe ayırıyoruz. Her "bilim" bir bilgi sistemidir. 'Biliyor' sözcüğünü ise şöyle tanımlıyabiliriz:..."

BİLGİ TEORİSİ VE GETTIER PROBLEMİ

"MANTIK  - MATEMATİK İLİŞKİSİ ÜZERİNE
Zekiye KUTLUSOY
.. “mantığın matematikleştirildiği” bu reform sürecinin başlatıcısı ve noktalayıcısı olarak sırasıyla Leibniz ve Boole göz önüne alındığında, matematikçilerin ya da matematiğin mantık tarihinde oynadığı rol, tartışmasız bir şekilde belirginlik kazanmaktadır. 
......
Görüldüğü kadarıyla, mantıksal temellere (ilkelere) dayandırılması bir yana, ispat düşüncesi temelinde “mantıksallık” karakteristiğinin netleştirilmesiyle kurulan matematiğin, her önermesinin aksiyomatik yöntemin izlendiği dedüktif-çıkarımsal bir süreçle bilinemeyeceği gibi çarpıcı bir noktaya gelinmiş olmaktadır. O halde, son olarak, mantıkla matematik arasında, burada ele alınan üç dönemdeki olumlu, yapıcı ilişkinin tersine, olumsuz, yıkıcı bir ilişkiden de söz etmek olanaklı görünüyor." 




12-12-2017 - Son Sürümü

BİR SORUNA ÇÖZÜM BULMA ALGORİTMASI

VERİ MODELİ VE UML AKTİVİTE DİYAGRAMI


·      Bu oturum belli bir sorun içindir. (Varsa, önceden belirlenmiş sorunlar içinden seçilir, yoksa, oturumda sorun, sorun listesini belirlemek olur. Daha sonra, moderatörün oluşturduğu sorun çalışma gruplarının ele aldığı sorunlar için tek tek oturum açılır.) Oturumu moderatör başlatır.
·      Aşağıdaki VARLIK- İLİŞKİ diyagramda izlenebileceği gibi, bir sorunun birden çok nedeni ve çözümü olabilir. Bir katılımcı birden çok neden, çözüm ve çözüm senaryosu girebilir ve birden çok çözüm senaryosuna puan verebilir.  Bir çözüm senaryosu birden çok çözümden oluşabilir gibi...  Bu ilişkiler diyagramda çatal şeklinde gösterildi.
·      Bir kişi doğrudan başkasının girişini değiştiremez. Ancak, herhangi birinin girişini zenginleştirerek yeniden girebilir. Kendi girişini sonradan beğenmeyenler pasife çevirebilirler.  Pasif yapılmış herhangi bir giriş herkesce okunabilir. Neden pasif yapıldığı da katılımcı tarafından metne eklenebilir.

 *Tür; İlişkiler Diyagramında görüleceği gibi Neden girerken katılımcı tarafından girilir
·         Temel İnsan Hakları
·         Normlar
·         Kişiye ait olanlar

*Bilgi Türü; İlişkiler Diyagramında görüleceği gibi Neden girerken katılımcı tarafından girilir:
·         Evrensel Gerçekler
·         Güncel Bilimsel Bilgi ve Etik Değerler Bilgisi
·         Doğrulanabilir / Yanlışlanabilir Diğer
         





NOT: Katılımcı Neden girerken Tür ve Bilgi Türü konusunda emin olamıyorsa Bilemedim girer; Bilemedim için araştırma yapılır; eğer bir Bilgi Türü / Tür’e uyduğu herhangi bir katılımcı tarafından belirlenebilirse, ilgili katılımcı bu bilginin türünü yeniden girerek düzeltir. Eskisi Pasif yapılır.  Kanıt oluşturacak bilgi linkleri vbg bağlantıları da metne ekler. Bu şekilde, moderatör ve katılımcılar sorunun çözümü için sürekli bilgi paylaşımı, öğrenme ve araştırma halindedirler. Oylar vs eşittir. Moderatör de aynı zamanda bir katılımcıdır. Sorunun çözümü herkesin birlikte alacağı en iyi ödüldür. 





·       İlk aşama, katılımcıların belirlenen soruna ait neden ve çözümler girmesidir. (Bknz. Diyagram -1) Kişiler sadece kendi girdikleri çözüm ve nedenleri değiştirebilir. Değişikliklerin son hali kalır. Tarihçesi tutulmaz.




·       İkinci aşama çözüm senaryosu girişidir. Bir çözüm senaryosu birden çok katılımcının (kendi ve diğer) çözümlerini içerir. Çözüm senaryolarını, neden ve çözümlerde olduğu gibi, ancak giriş yapan katılımcı değiştirebilir. Burada da bir katılımcı diğerinin çözüm senaryosunu zenginleştirerek yeniden girebilir. İsteyen kendi senaryosunu    pasife çevirebilir. Pasif yapılmış çözüm senaryoları puanlamaya girmez.


·       Üçüncü aşama aktif çözüm senaryolarının puanlanmasıdır. Belirlenen bir zaman aralığında moderatör oturumu kapatır. Sonra, herkes her senaryoyu puanlayabilir, puanlar eşittir. Sistemde bir kişinin bir ÇS’ye ait sadece bir puanı tutulur. Puan tarihçesi yoktur. Değişiklik yaparsa da değiştirdiği en son puan tutulur. Puanlama 0-1-2 değerleri içinden verilir. Buna göre;
o  En çok kişiden oy alan
o  Toplamda en çok puan alan senaryolar arasında puan sıralaması yapılır. Değerler grafiğe aktarılır: Aşağıda ÇS7, ÇS8’den hangisi?
                                                             



Ve bu oturum aldığı puanlara göre sıralı Çözüm Senaryoları'nı raporlayarak sona erer. 

A.Şükran Demiralp, 12-11-2017
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
NEDEN BÖYLE BİR ALGORİTMA DENEMESİ?
14-11-2017

Bence, öğrenme, araştırma ve çözüm üretmeye canı gönülden ve de başka hiç bir arka niyet olmaksızın çalışma yaşamın tam kendisi olabilmeli. Bundan daha anlamlı bir oyun vs olabilir mi? Hayvanların insanlardan en büyük üstünlüğü belki de bu konudur. İnsanlar farklı niyetlerle(?) bu doğallığı kaybettikçe korkuları ve hırsları ile baş edemeyecekleri bir sonsuzluğa doğru kaymıyorlar mı? Bu soruya hayır diyebilir miyiz?

Bu algoritmanın altında yatan temel düşünce Sn. Tınaz Titiz'in düzenlediği ve benim de katılımcı olduğum elektronik beyin fırtınaları uygulamasıdır. Bu uygulamalardan da esinlenerek oluşturulmaya çalışılan; bir sorunu ifade etmek, daha iyi anlamak için sorular sormak, sorunun NEDEN ve olası ÇÖZÜM'leri konusunda araştırma ve fikirleri paylaşmak ve bunlardan yola çıkarak bir ÇÖZÜM SENARYOSU hazırlamaktır. 

Bu uygulamada sağlanmaya çalışılan önemli birinci katkı, seçilen SORUN'nu NEDEN'lerini girerken, girilen fikirleri sınıflandırmaya çalışmak: TÜR, BİLGİ TÜRÜ ve BİLEMEDİM şeklinde. İkinci katkı ise,  fikirleri değil, senaryoları oylamak. 

Neden, NEDEN girilirken fikirleri TÜR, BİLGİ TÜRÜ ve BİLEMEDİM şeklinde sınıflandırdım? Çünkü, girdiğimiz fikrin farkında olalım istedim: Fikrimiz bilimsel bir tabana; Dünyada Yerçekimi Var gibi ve yadsınamaz gerçeklere; Temel İnsan Hakları gibi, dayanıyor ve seçtiğimiz SORUN'un çözümüne yönelik ise, böyle fikirler doğal olarak çözüm senaryosuna dahildir. Burada ne tür uygulamalarla bu senaryoyu gerçekleştirebiliriz için oylama yapabiliriz. Yani herhangi bir soruna, herhangi bir neden ve çözüm girerken; "Evet insanlar açlıktan ölmemeli, ama, şimdi önceliğimiz zenginlerin daha çok zengin olmalarını sağlayacak bu şekilde orta hallilere de iş imkanı açabilecek kararlar almak olmalı." diye açık / kapalı bir fikir öne atarak bunu çoğunluğa oylatmak hiç bir temel sorunun çözümünü asla ve asla sağlayamaz. Ancak dünyanın tablosu bize her alanda, bilimde de, böyle oylamalar yapıldığı izlenimi veriyor. Bu acımasızlığı hastalıklara yaklaşımlarda  görüyoruz, bknz: "Örneğin, 15 yaşında hiperaktif, 20 yaşında Tourette’li vbg..  Bu etiketlemelerde üzülen, acı çeken, mücadele eden ÖZNE; İNSAN yok!"

Uzun lafın kısası: Herkesin hamlelerini tek tek oylamak yerine, sağlam ve kanıta dayalı düşünceleri derlemek ve bunları sıraya koymak, strateji geliştirmeye, düzgün bir rol-model oluşturmaya daha uygun değil mi? 

 "Katılımcılardan, üretilen tüm fikir ve linklerini tarayarak mevcut soruna çözüm olabilecek birer senaryo yazmaları istenir. Bu sırada kendi zenginleştirici fikir ve linklerini de ekleyebilirler. Böylece herhangi bir fikir skorlanmayacaktır. Her çözüm senaryosu yazan kişi yazısının bütünlüğü için gereken fikir ve linkleri seçecek, ortaya çıkan senaryolar arasında seçim yapılabilecek / senaryolar sırayla denenecek? - Tınaz beyin geçmişte düzenlediği e-bf’lerde senaryo yazım önerisi de oluyordu. Zaten bu kısımda diğerleri çok da meraklı olmadıkları için neredeyse oy birliği ile Tınaz beyin senaryosu kabul ediliyordu denebilir; doğal seçim. 
Böylece birçok kişinin fikri kullanılabilir. Skor vererek duygu durum dengeleri bozulmaz. Egoların susturulmaya değil, dengelenmeye ihtiyacı var. Bu şekilde insanları aşırı rekabete sokmadan aşama aşama ilerlenen bu yolda, daha çok şey öğrenebiliriz. Daha yapıcı çözümlere ulaşabiliriz( mi?)."

A.Şükran Demiralp, 14-11-2017


Kaynaklar:
Eklenecek..

https://www.elsevier.com/__data/assets/pdf_file/0010/92476/ETHICS_COI02.pdf


--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Eski versiyonlar
11-11-2017

BİR SORUNA ÇÖZÜM BULMA ALGORİTMASI
VERİ MODELİ VE UML AKTİVİTE DİYAGRAMI

·         Bu oturum belli bir sorun içindir. (Varsa, önceden belirlenmiş sorunlar içinden seçilir, yoksa, oturumda sorun, sorun listesini belirlemek olur. Daha sonra, moderatörün oluşturduğu sorun çalışma gruplarının ele aldığı sorunlar için tek tek oturum açılır.) Oturumu moderatör başlatır.
·         İlk aşama, katılımcıların belirlenen soruna ait neden ve çözümler girmesidir. (Bknz----diyagram-1) Aşağıdaki sayfada da (Bknz --- diyagram- 0) izlenebileceği gibi, bir sorunun birden çok nedeni ve çözümü olabilir. Bu ilişki diyagramda çatal şeklinde gösterildi.
·         Kişiler sadece kendi girdikleri çözüm ve nedenleri değiştirebilir. Değişikliklerin son hali kalır. Tarihçesi tutulmaz.
·         Bir kişi doğrudan başkasının girişini değiştiremez. Ancak, herhangi birinin girişini zenginleştirerek yeniden girebilir. Kendi girişini sonradan beğenmeyenler pasife çevirebilirler.  Pasif yapılmış herhangi bir giriş herkesce okunabilir. Neden pasif yapıldığı da katılımcı tarafından metne eklenebilir.
·          İkinci aşama çözüm senaryosu girişidir. Bir çözüm senaryosu birden çok katılımcının (kendi ve diğer) çözümlerini içerir. Çözüm senaryolarını, neden ve çözümlerde olduğu gibi, ancak giriş yapan katılımcı değiştirebilir. Burada da bir katılımcı diğerinin çözüm senaryosunu zenginleştirerek yeniden girebilir. İsteyen kendi senaryosunu pasife çevirebilir. Pasif yapılmış çözüm senaryoları puanlamaya girmez.
·         Üçüncü aşama aktif çözüm senaryolarının puanlanmasıdır. Belirlenen bir zaman aralığında moderatör oturumu kapatır. Sonra, herkes her senaryoyu puanlayabilir, puanlar eşittir. Sistemde bir kişinin bir ÇS’ye ait sadece bir puanı tutulur. Puan tarihçesi yoktur. Değişiklik yaparsa da değiştirdiği en son puan tutulur. Puanlama 0-1-2 değerleri içinden verilir. Buna göre;
o   En çok kişiden oy alan
o   Toplamda en çok puan alan senaryolar arasında puan sıralaması yapılır. Değerler grafiğe aktarılır: Aşağıda ÇS7, ÇS8’den hangisi?





Tasarım:
A.Şükran Demiralp, 11-11-2017

31 Ekim 2017 Salı

Sorun ne?

Bilgi gerçek bilgi ise oylanamaz, bilgi olup olmadığı belirsiz ise de fikirde doğru yanlış olmaz; sizin, onun, bunun, benim fikrimdir sadece. Bu ayrımı vurgulamadığımız sürece, her aklına geleni gerçek sanacak ve herkes için de gerçekleşsin diye tutturacak insanlarla başa çıkamayız. 

Ulaşabildiğim sonuç; bilgi olmayan ile gerçek bilgi karmaşasını azaltmak için bir yol aramak.  Bunun için özgür öğrenme ortamları diyoruz ya, önce araştırmak koşulu ile düşünmek, üretmek, istediğimiz her şey "bu özgürlüğü nasıl çoğaltabiliriz?"e yönelik olabilir. Bu yolda, fırsat eşitliği(!) olduğu halde ilerlemek istemeyeni anlamaya çalışmak da ayrı bir bilgi hazinesi oluşturabilir.

NOT: Bilgi ve Etik Değerler Bilgisi'nin ayrılamaz birlikteliği. Bilgi demokratik değildir.





Derleyen, A.Şükran Demiralp

Devam edecek..

26 Ekim 2017 Perşembe

BİZ!

NE İÇİN YOLA ÇIKTIK?

Toplumsal ayrışmalar hepimizin gerçek ortak ihtiyaçlarımızın önündeki en büyük engel. Dünyanın medeni denenlerinin gittiği yol ayrışma değil bütünleşme ise ben olan insandan, biz olan insana doğru öğrenme, öğretme ve araştırma şölenine dönüşmesi için insanlar arasındaki maddi uçurumları yok etmek istiyoruz. Bunun için her birimizin aklını farklı tanım ve ona göre çözümlerle parçalamadan, bir arada yaşayabilmenin en iyi koşullarını var edebilmektir amacımız. Nasıl?

TEMEL İHTİYAÇLAR

Öğrenme, öğretme araştırma şölenine dönüşecek koşulları var edebilmek için önce sağlanması olmazsa olmazlar; yiyecek, barınak, temiz su, temiz hava, cinsellik.. gibi ihtiyaçlarımız herhangi farklılığımızdan bağımsız olarak her birimiz için var edilebilmeli. Nasıl?

TÜKETİM

Hırslarımızın tükettiği varlıkları görerek, her ama her kesimden kurnazca bizleri tüketime ve tükenmeye kışkırtanları fark edelim. Bu kışkırtıcıların yayıldığı her alanı tüm medya ve alışveriş merkezleri gibi, kontrollü kullanalım. Unutmayalım ki hırslarımız küresel en güçlü ve hırslı diğer kesimlerin hizmetinde olacak ve bizi tüketecektir. Biz, varolan herşeyiz.  

DEĞERLERİMİZ

Bir arada yaşayabilme becerimiz yaşatmamız gereken en önemli değerlerimizdendir. Doğadaki kır çiçeklerinin güzelliği, onların farklı tür, renk, koku, biçim gibi çeşnilerle bir arada olmaları değil mi? Doğadan ayrık otlarını(!) ayıklamaya çalışan insan dışında bir canlı olabilir mi?

DİN ve İNANÇLAR

Dünyadaki insan sayısı kadar inanç olduğu, inançların tartışılmaması gerektiğini düşünüyoruz.

EĞİTİM

Biz farklılıkların ayrılmaz bütünlüğünü, ailede, okulda; eğitim sistemimizde de görmek istiyoruz. Öncelikle çocuklarımızın tüm zamanları beyin yüklemeleriyle doldurmayalım. Hepsi için özgürce öğrenebilecekleri zengin öğrenme ortamları gerçekleştirelim. Çoklu medyadan okullara dek tüm programları buna göre yapalım; ergenliğe dek çocuklarımızın eğitimi doğrudan bir mesleğe yönelik olmasın. Basit temel bilgileri neden – sonuç ilişkilerini değerlendirmeye; BİLGİYİ anlamaya, ağırlıklı olarak DEĞERLER EĞİTİMİ şeklinde düzenlenen senaryolarla özenle oluşturulsun, çocuklarımızın kapalı sınıfların dışında yaşamın içinde öğrenebilme fırsatları ellerinden alınmasın. Bunun için aileden, çoklu medyadan okullara dek yapılmaması gereken; doğrudan / saklı içerik -davranışsal rol model olma dahil - yolu ile BEYİN YIKAMA içermesin. Her alanda söylenen her cümlenin nesnel dayanağı olabilsin ki, BİLGİ olmayanı BİLGİ GİBİ GÖSTEREN başta reklamlar, üretimler, EZBERLER gözler önüne serilsin.
Eğitim sadece diploma vermeye yönelik yapısından sıyrılıp, her birey için ayakları üzerinde nasıl durabilecekse onu anlamaya çalışan sistemler bütünü olabilmeli. Bunun da artık hırs ve kıskançlıkları da kışkırtabilen vd, ödül ve ceza sistemleri ile olamayacağı anlaşılmak zorunda; özellikle anlaşılması için aşırı bir örnek; böbreklerimiz sizin vereceğiniz ödülle iyi çalışmaz, varolan bir yapısı var, bunun üzerine yapılması gereken ise, sıvı-besin-kafein alımını dengeleyebilmek, bilinçsiz rastgele ilaç kullanmamak, üşütmemek vbg şeyler olabilir. Yine böbreklerimiz kötü çalışıyorsa da onları cezalandırarak, o bölgeye vurarak daha iyi çalışmasını sağlayamayız. “Nasıl daha iyi çalışabilir?” için gerekeni yapmalıyız. Benzer bir şekilde, özde, bizler bireyler olarak böbreklerimizden ne kadar farklı olabiliriz ki?

BİLİM ve SANAT

Sanat çoğunlukla ve sadece ve hep aynı sorunların manzara resmini çeken çerçevenin dışında neden – sonuç ilişkilendirmesini ele alsın. Sanatçı, “her insanın içindeki iyilikleri, güzellikleri nasıl besleyebiliriz?” sorusunu sorabilsin. Bilim de aynı soruyu mutlaka sorsun ki, insanlığa topluca zarar vereceği kesin olan hiçbir buluş başıboş gerçekleştirilmesin - geçmişte atom bombası, günümüzde olası katil robotlar? gibi.

DEVLET

Devlet kurumlarımız saydam, denetlenebilir, kurallar net ve hepimiz için; devlet önünde birimiz ve hepimizin kendimizi eşit hissedebileceği şekilde uygulansın. Bunun için bazı kişilerin devlet ile uygunsuz ilişkileri, çıkar çelişkileri normalleştirilmesin, böyle durumlar varsa da gün yüzüne çıkarılarak neden böyle olduğu incelensin.

SAĞLIK
Sağlık hizmetleri de eğitimde olması beklenen gibi, devlet tarafından ve ayrım olmaksızın hepimize eşit sunulsun.  

ETİK

Yukarıda yazılanların gerçekleşebilmesi için yine çoklu medyadan başlayarak sınırsız tüketimi kışkırtan her şeyin sınırsız serbestlik koşulları geri aldırabilir miyiz? Eğer çoklu medya, etik çerçevede;  bilgi ve etik değerler bilgisi ile donatılmış, korkunç rekabetten gözü dönmemiş bilinçli insanların elinde aklı ve düşünmeyi destekleyen programlar yapabilse, olaylar çok yönlü değerlendirebilse, ayrışmalar, kutuplaşmalar desteklenmese birçok sorun hızla çözüm sürecine girebilecek, birimiz ve hepimizin mutlulukları birbirimize yakın olacak; biz olabileceğiz.

Vs vs… PEKİ; TEMEL SORUN NE?

Dünyada açlık, yoksulluk, savaş, terör, bombalar, toplu intihar, katliam ve intihar vd ile yokoluşlar ve olası katil robotlar ve de doğanın katliamı? Bilim ve teknoloji gelişimi ile üstel katlanan zararlar. Bilimce her yapılabilecek olanın yapılması, öldürmelerin nasıl sonlandırılabileceği, imkansız olanı görebilme yetmezliği.

Ve her şeyin sahibi olarak yüzyıllardır var olmaya çalışan insandan gelinen; * 2017 yılı; Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, 8 milyarderin servetinin, dünya nüfusunun yaklaşık yarısının varlığına eşit olduğunu açıkladı; 426 milyar dolarlık servet, dünya genelinde 3,6 milyar kişinin varlığına denk geliyor. Varlıkların %50’sine sahip 8 insan ile diğer %50’sine sahip 3.6 MİLYAR insan. Tablo: Azınlığın çoğunluğa karşı gücü elinde toplaması! Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi’nin 2017’de yayınladığı Dünya Nüfus Tahminleri Raporu’na göre, dünya nüfusu son 12 yılda 1 milyar artarak 7,6 milyara ulaştı. 



Temel Sorun apaçık ortada, kaynakların paylaşımındadır. Herhangi bir insanın varoluş süreçleri ne olursa olsun, diğerleri ile yaşam koşulları arasında uçurumlar oluşturmamalı! Bu bir gerçekliktir. Topluca kafalarımızı bu konuya yoralım, dikkatlerimizi de bu noktada toplayalım.

Ve..  Demek ki medeni insanlık ailesi, önce Temel Sorun’da birleşelim ve de ortak kültürümüz bize yol gösterici:  “Komşum açsa ben tok uyuyamam.“ Komşumuz, hangi farklılığa sahip olursa olsun, yaşamımız en yakından paylaştığımız, dayanıştığımız kişi(ler). Komşu, kapı komşumuz ve daha ötesi. Aramızda kandırmaca, kurnazlık işlemeyen güvenli dostlarımız.

Derleyen; A.Şükran Demiralp, 25/10/2017

"Kendimi bildiğimden bu yana tanık olduğum; kazananı olmayan, insanlığı intihara sürükleyen, acımasız ve vahşi ekonomik savaşların bitirilme umudunun doğduğunu görebilmek için, tek başıma bile olsam çalışmaya, ve elimden gelen herşeyi yapmaya devam edeceğimi bildiririm."Onat Bitlik, 05/11/2017

Aşağıdaki grafik paylaşım için de Onat Bitik arkadaşımıza teşekkür ederiz.



3 Eylül 2017 Pazar

Know How - Knowledge Based

Know How nedir?

·        “(1) Arzu edilen bir sonuca sebep olacak bir yetenek veren, (2) kullanıma hazır halde olmayan, ve (3) herkesin bilgisi dahilinde olmayan uzman hüneri, enformasyon veya bilgi kümesi. Know how, ortak bilgi olmayan, elle tutulur malzeme (planlar, formüller, talimatlar, kalıplar (örüntüler), belirtimler (spesifikasyonlar) ve ticari sırlar gibi) veya maddi olmayan şeyler (üretim pratikleri, pazarlama kavramları, kalite denetimi ve test etme teknikleri gibi) içerebilir. Teknoloji transfer sözleşmelerinde know how en değerli etkendir ve süresiz uygulanabilir bir ömre sahip olabilir. Yasal terimlerle, "mal veya malzemelerin üretiminde veya işlenmesinde yardımcı olması olası olan herhangi endüstriyel bilgiler ve teknik" olarak tanımlanabilir. Geçen yıllarda know how (KH), işgücünden ayrı olarak tek başına bir üretim etkeni olarak tanımlanmaya başladı.

·        Sağlayıcının tecrübe ve denemeleri sonucu elde edilen, patentli olmayan, uygulamaya yönelik gizli, esaslı ve belirlenmiş bilgi paketidir. (KH bilgisinin işyerinde çalışanların kişisel bilgi ve hünerlerinden de ayırt edilmesi gerekir.)”
“KH, buluş anlamında, patent kanunu çerçevesinde tescil edilebilen veya Faydalı Modelleri Koruma Kanunu çerçevesinde korunabilen bir netice (bilgi) değildir. Bir işletmede uzun zaman içinde elde edilebilen, diğer firmalar için zaman tasarrufu sağlayan tecrübelerdir. Bir üründen ya da yöntemden en kolay ya da en verimli biçimde yararlanmayı sağlayan ticari sırlardır. KH sözleşmesi taraftarlardan birine (KH verene) belirli bir KH açıklama ve kullanımına izin verme; buna karşılık diğerine (KH alana) belirli bir bedel ödeme borcu yükleyen sözleşmedir.”


Knowledge Base:

·         “(Bir bilgisayar sistemindeki veya organizasyondaki) kavramlar, veriler, amaçlar, gereksinimler, kurallar ve belirtimlerden (spesifikasyonlar) ibaret olan organize bilgi ambarı. Biçimi (1) yapay zekâ veya uzman sistem tabanlı kullanımı mı, yoksa (2) insan tabanlı kullanımı mı desteklediğine bağlıdır. İlk durumda, bir yazılımdaki veriler, tasarım yapıları, birleştirmeler, bağlantılar biçimlerini alabilir. İkinci durumda fiziksel belge ve metinsel bilgi biçimlerini alabilir.

Yorum:

KB için “Bilgi Tabanı (BT)” genelde kullanılıyor; KH için Türkçe’de kısa bir isim seçemedim. (24-09-2017 EK; http://www.tubaterim.gov.tr/ linkinde de "Bilgi Tabanı" önerilmiş)

Her türlü bilgiyi içeren doküman vbg araçlar KB / BT kavramı içine girebilir. Meme kanseri hastaları ile ilgili bilgilerin saklandığı bilgisayar veri tabanı sistemi bir BT örneğidir. Bu bilgilerden yararlanılarak bir sağlık kuruluşunun yaptığı hesaplar, istatistiklere göre tahminler vbg ise, KH  örneği olabilir.

Küme zekası ile çözülmek üzere çeşitli toplumsal sorun gruplarının kullanımı için toplanacak bilgi vs gibi araçlar KB / BT iken,  bu araçları kullanarak zaman içinde sorunları çözebilme hüneri ise grupların KH’sını ortaya koyabilir.

A.Şükran Demiralp, 4-9-2017

Kaynaklar:

16 Haziran 2017 Cuma

Bilim ve Budalalık

Budalalık, cahillikten mi yoksa dar görüşlülükten mi kaynaklanır? 

Milan Kundera, Roman Sanatı (1986) adlı ünlü denemesinde şunları söylüyor:

“19. yüzyıl lokomotifi icat etti ve Hegel evrensel tarihin ruhunu yakaladığından emindi. Flaubert budalalığı keşfetmişti. Açık yüreklilikle şunu söyleyeceğim, bilimsel aklından o kadar gurur duyan bir yüzyılın en büyük keşfi bence budur. Elbette, Flaubert'den önce de budalalığın varlığından kimsenin kuşkusu yoktu ama bu biraz farklı anlaşılıyordu: Basit bir bilgisizlik, eğitimle düzeltilebilecek bir kusur olarak bakılıyordu ona. Oysa, Flaubert'in romanlarında budalalık insanın varoluşundan ayrılamayacak bir boyuttur....Flaubert'in budalalığa bakışı içinde en çarpıcı olan, en afallatıcı olan şudur: budalalık bilimin, tekniğin, ilerlemenin, modernliğin karşısında silinmez, tam tersine ilerlemeyle birlikte o da ilerler! Flaubert, hınzırca bir tutkuyla etrafındaki insanların, kendilerinin daha zeki ve külyutmaz olduklarını göstermek için söyledikleri kalıplaşmış deyişleri topluyordu. Bunlarla ünlü bir “Basmakalıp Fikirler Sözlüğü hazırlamıştı. Biz de bu başlığı kullanarak, modern budalalığın cehalet değil, basmakalıp fikirlerdeki düşünce eksikliği anlamına geldiğini söyleyelim. Flaubert'in keşfi, dünyanın geleceği için Marx'ın ya da Freud'un en sarsıcı düşüncelerinden çok daha önemlidir. Çünkü gelecek, sınıf mücadelesi ya da psikanaliz olmadan da hayal edilebilir; ama bilgisayarlara kaydedilen, kitle iletişim araçlarıyla yayılan basmakalıp fikirlerin pek yakında özgün ve bireysel bütün düşünceleri ezecek, böylece Modern Çağ'daki Avrupa kültürünün özünü boğma tehlikesi taşıyacak bir güç halinde önlenemez bir biçimde yükselmesi olmadan hayal edilemez.” *

Kundera haksız mı? Kundera budalalıklar konusunda herhangi bir örnek vermiyor. Burada bizim elbette budalalığın tek tipinden değil ama çeşitli türlerinden söz etmemiz gerekir. Çok iyi eğitim görmüş bir kimsenin bazı taşlaşmış dogmalardan hiçbir şekilde sıyrılamaması budalalık değil midir? Bilim dünyasında başarılı olmuş kimselerden birçoğu, insanlığın yıkımına yol açabilecek bazı davranışlarda bulunmadılar mı? Eski çağlarda insan öldürmek daha zordu. Ama özellikle son asırda milyonlarca insan “yüksek teknoloji”nin yardımıyla ve çoğu zaman görülmelerine bile gerek kalmadan kolaylıkla yok edilebildiler. Uzaydaki gökcisimlerinden birindeki olası bir zeki varlık, dünya adlı bir uzak gezegende insanların binlerce yıldan beri birbirlerini (“çeşitli”
nedenlerle!) öldürüp durduklarını öğrense, insanları zeki varlıklar olarak mı, yoksa budalalar topluluğu olarak mı değerlendirir?

Enrico Fermi, çok başarılı bir fizikçiydi. Fizikte ve matematikte çok büyük başarılara imza attı ve yeni radyoaktif elementlerle ilgili buluşundan dolayı 1938'de Nobel Fizik Ödülü aldı. İkinci Dünya Savaşı sırasında New Mexico'da Los Alamos'ta atom bombası üretme ve deneme çalışmalarına katıldı. Bu çalışmalara katılan ve Fermi'nin bir biyografisini de hazırlayan fizikçi Emilio Segre, meslektaşı Fermi için şunları söylemektedir:

“Amacın acımasız ve dehşet verici olmasına karşın, bütün zamanların en büyük fizik deneylerinden biri söz konusuydu. Fermi bütünüyle bu uğraşa gömüldü. Testin yapıldığı sırada yürütülen faaliyetlerin doğuracağı bütün teknik sonuçları anlayan birkaç kişiden biri, belki de tek kişi oydu.”

Fermi bu çalışmalara sadece bir fizik deneyi çerçevesinde katılmış değildi. Çünkü atom bombası Hiroşima'da ve Nagazaki'de kullanıldıktan sonra da aynı yılın sonlarına kadar çalışmasını sürdürdü. Yani kendisinin korkunç bir katliama aracı yapılmasının rahatsızlığını duyarak hemen istifa etmedi. Bunu yapmış olsaydı bu kez çok saf bir budala durumuna düşmeyecek miydi? Zincirleme uranyum tepkimesi mekanizmasını ilk kez anlayan büyük fizikçi Lise Meitner, atom bombası çalışmalarına katılması teklifini daha başlangıçta reddetmişti. Lise Meitner'in mezar taşında şu yazılıdır:

“İnsanlığını hiç yitirmeyen bir fizikçi”.

Bir meslek sahibi, işini çok iyi yapıyor olabilir. Çok iyi eğitimli ve alanında çok bilgili olabilir. Fakat günümüzde artık herkesin yaptığı işin etkilerini ve sonuçlarını yerel ve küresel ölçekte tartması ve kişisel konumunu, insanlığa olan genel hizmet çerçevesinde değerlendirmesi gerekir.
İnsanlığa hizmetin derecesini ise yapılan işin, doğanın korunmasını ne kadar gözettiği ve insanların özgürlük ve eşitlik düzeylerini ne kadar yükseltmiş olduğu belirler.
Görüş açısının darlığı ile budalalık ilişki içindedir.

Dar görüşlülükten kurtulmanın yolu, bilimin, felsefenin ve sanatın sorgulayıcı iklimine girmekten geçer.

Günümüzdeki budalalıkların yıkıcılığı, eski çağlardaki budalalıkların yıkıcılığından daha fazladır.

Osman Bahadır

* Milan Kundera; Roman Sanatı, Can Yayınları, 5. basım Nisan 2014, s. 152.

Görsel: Ada Lovelace’in Margaret Sarah Carpenter tarafından yapılmış portresinin detayı (1836)


Bilim Tarihçisi Sn. Osman Bahadır'a bilim tarihini irdeleyen bu içten yazıyı paylaşmama izin verdiği için sonsuz teşekkürler.

Derleyen: A. Şükran Demiralp, 16 Haziran 2017 Cuma

20 Mart 2017 Pazartesi

"YILDIZLAR BARIŞI" BENİM DÜŞLERİMDENDİR

8 Ekim 2019'da eklendi:
"Emperyalizmin amacı Yeni Dünya Düzeni (New World Order) Küresel Kraliyet (Global Kingdom) Tek Dünya Devleti kurmak; buna engel olan Ulus-Devlet modelini etnik din mezhep çatışmalarıyla parçalayarak yok etmektir. ABD bu Küresel Kraliyet Projesi'nin beyni değil emir eri, askeridir." (https://twitter.com/cengizozakinci/status/1181503861955203073

Böyle ise, beyni BertranRussel'ın ülkesi İngiltere mi? B.Russell: "Dünya barışı için tüm güçlerin, silahların tek bir dünya devletinin otoritesinde toplanması gerekir ." (!) demiş. https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10154001286938840&set=pb.581898839.-2207520000.1570530288.&type=3&theater
------------------------------------------------------------------------------------------
GÜÇLÜLERİ(!) İRDELEYEMEZSEK asla GÜÇLENEMEYİZ!
DÜNYA İMPARATORLUĞU düşleyen (Isaac Asimov) ve ilerisine de götüren beyinler [*] ne derece sağlıklı olabilir? Ne derece BÜTÜNSEL bakabilir?
GÜÇLÜLER (!) böyle olunca bizler nasıl koşullandırılıyoruz?
Örneğin:
Yazılan tüm BİLİM _KURGU kitaplarını da irdeleyelim. Neden çoğunlukla uzayda bile bir imparatorluk (!) kurma hevesi ile koşullama yapılmaya çalışılır? YILDIZLAR BARIŞI diye bir üretime sizler rastladınız mı HİÇ? NEDEN?
Sorgulayabilen KÜÇÜK ÇOCUKLAR'ımız olsun hep; neden sadece KÜÇÜK PRENS sorgulasın ki? SORGULAMA adı altında neden bizleri koşullasın ki?
Esas bizler küçük - büyük prensleri, vs vs sorgulayabilelim; hiç bir etki altında kalmaksızın!
BİLİM hiç bir TEKEL elinde OTORİTE ÜRETEMESİN. NASIL?
Gençlerin aklına keseleri de doldurarak girilmesin. Nasıl?
Acaba, her şeyden önce ETİK DAVRANARAK İRDELEYEBİLMEYİ içselleştirerek başlasak nasıl olabilirdi?
  • "..miş gibi" yaparak kötü ROL MODEL olmayarak
  • Herkes öyle yapıyor ben de yaparım deMEyerek
  • En önemli şeyin paylaşabilmek, para vs istifleMEmek olduğu bilincini yayarak!
  • Bireysel başarıların değil EKİP BAŞARILARININ değerini anlatarak
  • EN olmalarına koşullamayarak!
  • Yaşamda başarıların da başarısızlıkların da olabileceğini, önemli olanın ADİL BİÇİMDE DEVAM EDEBİLMEK olduğunu anlatmaya çalışarak
  • Her birimizin farklı birey olduğu gerçeğini her birimizi GERÇEK ANLAMDA anlamaya çalışarak
A.Şükran Demiralp, 20 Mart 2017

EK; 24-12-2017

Sorumluluk her zaman en güçlülerindir; eğer böyle bir duyguları varsa.
Ve her şeyin sahibi olarak yüzyıllardır var olmaya çalışan insandan gelinen;  2017 yılı; Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, 8 milyarderin servetinin, dünya nüfusunun yaklaşık yarısının varlığına eşit olduğunu açıkladı; 426 milyar dolarlık servet, dünya genelinde 3,6 milyar kişinin varlığına denk geliyor. Varlıkların %50’sine sahip 8 insan ile diğer %50’sine sahip 3.6 MİLYAR insan. Tablo: Azınlığın çoğunluğa karşı gücü elinde toplaması! Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi’nin 2017’de yayınladığı Dünya Nüfus Tahminleri Raporu’na göre, dünya nüfusu son 12 yılda 1 milyar artarak 7,6 milyara ulaştı. 

DÜNYAYI AVUCUNDA OYNATMAYA ÇALIŞANDA DURUM:
BBC, 2 Ekim 2015: "ABD'deki Hastalık Koruma Merkezi'nin (CDC) verilerine göre ülkede yılda ortalama 33 binden fazla kişi ateşli silah kullanımı nedeniyle yaşamını yitiyor. 
CDC'nin verileri kaza sonucu ölümler, cinayetler ve intiharları da içeriyor. 
Bu rakama göre ateşli silahlar nedeniyle her altı saatte bir ölen Amerikan vatandaşı sayısı, 2014 yılının tamamında resmen "terör saldırısı" diye tanımlanan olaylarda ölen Amerikalılardan fazla." Böyleyken neden silahlanmaya devam ediliyor? 

BBC, 5 Ekim 2017, Anthony Zurcher
Kuzey Amerika Muhabiri'nin haberi: ABD'nin bireysel silahlanmayı kontrol edememesinin BİRİNCİ nedeni: Ulusal Silah Birliği (NRA)

ABD siyasetindeki en etkin çıkar gruplarından NRA silahlanma LOBİSİ, 5 milyon üyeye sahip. Eğitimler, üye etkinlikleri, hukuki süreçler ve silahlara ayrılan yıllık toplam bütçesi ise yaklaşık 250 milyon dolar.
NRA'in asıl önemi, en güçlü siyasilerin dahi geleceğini tayin edebilecek güce sahip olması.
Ateşli silah kontrolünün sıkılaştırılması önerilerine karşı çıkan grup, 2016'da siyasi kampanyalar için, 4 milyon doları siyasetçilere doğrudan destek ve lobi faaliyetlerine ayrılan, toplam 50 milyon dolardan fazla harcama yaptı. 
Bunun yaklaşık 30 milyon doları, ABD Başkanı Donald Trump'ın başkan seçilmesine yaradı.



[*] 20 Mart 2017 tarihli wikipedia:
https://tr.wikipedia.org/wiki/David_Rockefeller : "David Rockefeller, (d. 12 Haziran 1915- ö. 20 Mart 2017) Amerikalı bankacı, iş adamı. Dünya imparatorluğu ve Yeni dünya düzeni, gibi söylemleri dikkat çekmiş ve geniş tepki toplamıştır. Rockefeller ailesinin üyelerinden olup Amerikan İç Savaşında ismini savaş gelirleriyle ve Standard Oil Company şirketinin kurucusu olup şirketi petrolden elde ettikleri mirasıyla bugünün Rockefeller şirketler grubunun kurucusu John D. Rockefeller'in büyük oğlu, Chase Bank'ın eski başkanı olup şu anda bankanın uzantısı olan JPMorgan Chase'in ortaklarındandır. New York'ta sayılı milyarderlerden biridir. Rockefeller şirketler grubuna üyesi olan Abby, John D. III, Nelson, Laurance and Winthrop isminde beş kardeşi vardır. 2008 yılında Harvard Üniversitesi'ne 100.000.000 $ bağışta bulunmuştur.[2]20 Mart 2017 günü hayatını kaybetmiştir.
David Rockefeller'in sahibi olduğu şirketler, yönettiği ve yardım ettiği fonlar, sivil organizasyonlar dernekler, başta 1904 yılında kurulan dünyanın dört yanında öğrencilere burs veren Rockefeller Vakfı[3] ve diğer vakıflar ve kuruluşları ile dünyanın neredeyse yarısından bile fazla bir etki alanına sahip olup öğrencilere gelecek vaat eden binlerce gence verilen ünlü Rockefeller öğrenim bursu ülkelerin siyasetinde önemli rol oynar. David Rockefeller ailesi adına CFR'nin onursal başkanıdır.
Rockefeller ailesinin ve başkanı David Rockefeller'in hayırsever olarak adlandırdıkları şirketleri, dernek ve organizasyon gibi faaliyetleri birçok yazar ve aktivist tarafından eleştirilmektedir.
2017'nin Mart ayında kronik kalp yetmezliği sebebiyle 101 yaşında hayatını kaybetmiştir."


26 Şubat 2017 Pazar

Dünya Serbest Piyasasında Bilimin Gelişimi Önündeki Engeller?

Sağlık konusu:
Özellikle tanım ve tedavisi karışık olan çoğu belirtilerle (semptomlarla) seyreden hastalıklar konusu:

1.       Bundan yaklaşık 15 yıl önce bir akademisyen arkadaşım araştırmalarda bir iki vaka ile genelleme yapılan durumlar olabiliyor demişti. Önce inanaMAmıştım. Ama özellikle de hastalıklarla ilgili makalelere bakınca, gerçekten de, örneğin bir ilacın etkilerini gözlemleyen makalelerdeki hasta sayısı ve gözlem süreleri genelde arkadaşımı haklı çıkarıyordu! Vs.. Yine de az sayıda hasta için genelleme de olsa, bir teselli: “Akademik sürece dahil olunuyor, gözleniyor ve kayıt (!) tutuluyor” şeklinde olabilir diyelim. Derken daha çok hasta üzerinde daha çok sonuca ulaşılıyor. Ancak hangi yollardan ulaşılabiliyor?
o   Hastaneye ve /ya herhangi bir sağlık kurumuna ulaşabilen hastaların tümü için ne derece standart bir kayıt mekanizması var?  
o   Benzer medikal tedaviyi alan insanların yaşam koşulları ne derece birbirine yakın?
2.       Özellikle de belirtilerle seyreden hastalıklar yaşanıyorsa, dalgalanmaların görünme olasılığı neredeyse %100 civarındadır. Bu konuyu bilmeyen insanlar, çareyi çoğu zaman da aynı anda, bazen de bilimsel tedaviyi terk ederek, alternatif tedavilerde arama yollarına giderler.
o   Bilimsel yollar da bile bunca belirsizlik söz konusuyken ne olduğu belirsiz rastgele ve neredeyse her derde deva tedaviler nasıl kontrol edilecek, nasıl izlenebilecek?
o   Bilim bu konuları sanki başıboş bırakmış.  Çünkü, bilimsel yöntemler ile sokaktaki buluşçuların (!) yöntemlerini kontrol etmek nasıl olacak? Sokaktakilerin çoğu, zaten sorunların tanımı ile de pek ilgilenmiyor. İşe yaradı mesajını hemen yaygınlaştırmak için her türlü yöntemi kullanabiliyor. Diyelim ki sokaktaki değil de uzman bir kişi alternatif tedavi öneriyor? Bu uzman kişi için de bilimin değerlendirme ölçütleri ne kadar işleyebiliyor? Veya işleyecek şekilde düzenlenebiliyor mu? Sonuçta çoğunluk benimsiyorsa, gerçeklik geri plana itiliveriyor. Gerçekliğin daha baştan koşulları birbirine yaklaştırılamayan insanlarla itiliverdiği gibi!
3.       Hasta ve yakınlarının çoğu zaman kendi durumlarını anlamak istemeMEleri,  sağlık politikalarının yetersizliği ve belirsizliği; uzun soluklu araştırmalara gönülden meraklı çok az sayıda akademisyen, kurum bulunması, bilimsel çalışmaların parasal desteğinin ilaç şirketleri vbg kaynaklara bağımlı olması, bireysel çıkar mekanizmaları vbg nedenlerle özgür olamaMAları, hasta ve / ya yakınlarının da benzer mekanizma içinde öğütülmeleri vs; hem hasta ve yakınlarına, hem de bilimsel araştırmalara zarar veriyor.

·         Önce karın tokluğu vbg ile yetinme  ve etik değerlerin değeri anlaşılabilirse; bireysel hırslarını yenebilmiş özgür insanlar; her kaynakla etkileşimli, ancak herhangi bir otoritenin güdümüne girmeden, özgür bilim yapma ortamı bulabilirlerse
·         Hasta, yakınları ve uzmanlar arasında tarafların kendi ve ortak çıkarları, tarafların hakları açıkça ortaya konabilirse
·         Yaşamkoşulları arasındaki farklar her bireyin ihtiyaçları ön plana alınarak azaltılabilirse
·         Hasta ve yakınları için bilgilerini bilince dönüştürecek irdeleme ortamları oluşturulabilirse;
o   Hasta ve / ya yakınları için bilinen riskler açıklanabilir, bilinmeyenlerin de olabileceği bilgisi net olarak verilebilirse, ve riskler ortaya çıktıkça, duruma göre yöntem ve tedavi sürecinin değişebileceği bilgisi de verilebilirse…

A.Şükran Demiralp, 26 Şubat 2017