18 Haziran 2012 Pazartesi

Farklılıkları Anlayabilmek_1

Makyaj
Fotoğraflar : Mehmet Demiralp & A Şükran Demiralp
Kurgu : A.Şükran Demiralp










OLIVER SACKS'ın "KARISINI ŞAPKA SANAN ADAM" kitabı içinde "GÖZLER SAĞA" öyküsünden:

" Bayan S., altmışlı yaşlarda zeki bir kadındır. (kısa filmden kesitlerde 47 yaşında bir kadın canlandırdı) Beyninin sağ yarımküresinin arka ve iç bölümlerini etkileyen ağır bir ivme geçirmiştir. Buna rağmen zekasını ve mizah yeteneğini mükemmel bir şekilde korumayı başarmıştır. Ancak bedeni ve dış dünya ile ilgili sol kavramını tamamıyla kaybetmiştir. Bazen yüzünün sağ tarafına makyaj yapar, ruj sürer bu arada sol tarafını ihmal eder. Bu durumu tedavi etmek neredeyse imkansızdır. Çünkü bu durumda bir kişinin dikkati başka tarafa çekilemez. Tek taraflı dikkat eksikliği! Üstelik, kişi durumunda bir yanlışlık olduğunu da farketmez. Konuyu düşünce düzeyinde algılayabilir ve güler. Ama doğrudan bilmesi imkansızdır."



Oğuz Demiralp: "Başkalarının dünyayı nasıl algıladığını merak etmeden, sadece kendi algılarımızla değerlendirmek, dünyayı, başkalarını ve kendimizi algılamamızın önündeki en büyük engeldir." 

VARYASYONLAR:
 Sol tarafı algılayamayan biri için bir varsayım: 
Vidyoyu izleyebilirsiniz 
Kurgu: A.Şükran Demiralp,
Kamera: Mehmet Demiralp,
Klavye: Oğuz Demiralp
     
  
 

23 Haziran 2012


Farklılıkları Anlayabilmek_1:
Hepimizin Mutlu Yaşayabilmesi İçin


Profesör Doktor, Nörolog, Oliver Sacks,“Karısını Şapka Sanan Adam” kitabında, birbirinden ilginç öykülerle farklı algılamaları ve nedenlerini bilimsel olarak ve hemen hepimizin anlayabileceği şekilde  irdeliyor.

Bu öykülerin içinden “Gözler Sağa” için neden öyle davrandığını bilmeden dış görüntülerini görür görmez yadırgayabileceğimiz durumlara çok açık bir örnek diyebiliriz. “Hiçbir şey göründüğü gibi değildir”.

Bu kitaptaki öyküler bilginin önemini gözler önüne koyuyor; “Neden öyle davranıyor(uz)?” sorusunu sorabilmemizi, kök nedenlerine inebilmemizi sağlıyor.. Bunun için 2006’da tamamen amatör olarak çektiğimiz kısa filmden kesitleri sizlerle paylaştım.


Bilimsel düşünce toplumsal yaşama girebilir. Böylece, olayların görüntüleri ile yetinmeden ve peşin hükümler vermeden, nedenleri  sorgulanabilir. Bu sayede, hepimiz daha mutlu, özgür bireyler olabiliriz. Bu konuda sanat ve bilim, birbirlerine, aslında bizlere daha çok yardımcı olabilir.

“Gözler Sağa”dan ben aşağıdaki sonuçlara ulaştım:
·       Bizim için tuhaf olan “O”nun için normal olabilir; Yarım bazıları için bütün olabilir.
·       Kişi, kendisi için problem yaratan durumu iyi tanımlayabilirse / tanımlamasına yardımcı olunabilirse, yaşamını kolaylaştıracak “kendi çözümünü” bulabilir; dönen sandalye gibi (Bknz. “Karısını Şapka Sanan Adam; Gözler Sağa”).
·       Bize göre eksik olan algının; “Gözler Sağa”da kadının sol tarafını algılayamaması gibi, “O” farkında değilse, biz bu durumu bildiğimizde, kişiyi anlayabiliriz ve onu rahatsız etmeyiz. Bknz,”Gözler Sağa”: Oliver Sacks’ın bayan S.’nin sol tarafını algılaması için yaptığı deneme.

Saygılarımla,

A.Şükran Demiralp

Understanding Differences_1

 Makeup
Photograps: Mehmet Demiralp & A Şükran Demiralp
 Designer: A.Şükran Demiralp











Prof. Dr. Oliver Sacks's book:  "THE MAN WHO MISTOOK HIS WIFE FOR A HAT", from  "EYES RIGHT"

Mrs. S., an intelligent woman in her forties.(She is reported to be in her sixties in the book.)
She has suffered a massive stroke, affecting the deeper and back portions of her right cerebral hemisphere. She has perfectly preserved intelligence  - and humour..
Sometimes, she will put on lipstick, and make up the right half of her face, leaving the left half completely neglected; it is almost impossible to treat these things, because her attention cannot be drawn to them ('hemiinattention' - see Battersby 1956) and she has no conception that they are wrong. She knows it intellectually, and laugh; but it is impossible for her to know it directly.



 (Translated into English by Mehmet Demirlalp)
Oğuz Demiralp: "To evaluate only with our own perceptions, without being curious about how others perceive the world,
is the biggest hindrance for us to perceive the world, others and ourselves."

 
 VARIATIONS:

Video Camera: Mehmet Demiralp
Keyboard: Oğuz Demiralp 
Designer: A.Şükran Demiralp
    
     






June 23, 2012

Understanding differences_1: For all of us to be able to live happily (Translated into English by Mehmet Demirlalp)


Prof. Oliver Sacks analyses different perceptions and their causes by telling very interesting neurological stories in his book titled “The Man Who Mistook His Wife For A Hat”.

“Eyes Right” is one of these stories which sets an example for situations which we find strange at first sight without knowing why they behave so. “Nothing is like that it appears”.  

The stories in the book show that knowledge is very important and they let us ask ourselves “why are we behaving so?”  and let us understand the root problems

Therefore, I made a short film in 2006 together with my son and my husband; I am sharing some fractions of this film.

Society can learn and understand scientific thought. Thus, causes of events can be investigated without being content with their appearances and without prejudice. This way, all of us can be happier, free individuals. To this end, arts and science can help each other and actually can help us.

I concluded the following from the book “The Man Who Mistook His Wife For A Hat”:
·         What is strange for us can be usual for “him”/ “her”. The half can be the whole for some others.
·         If someone can well define the situation that creates problems for himself/herself and/or he/she is helped in doing this, he/she can find his/her own solution that will make his/her life easier; like “the rotating wheelchair” in section titled “Eyes Right” in “The Man Who Mistook His Wife For A Hat”.
·         If we notice that someone has a missing perception (like that the woman in “Eyes Right” can not perceive her left side) and if we know that he/she is not aware of that, then we can understand him/her and we do not disturb him/her. Please see the experiment that Oliver Sacks made to test Mrs. S’ ability to perceive her left side.

Sincerely,

A.Şükran Demiralp




4 Haziran 2012 Pazartesi

"Uçlarda Gezintiler - Tourette Sendromuyla Yaşamak"; Farklılıkları Anlayabilmek_2

Rev. 2 - 24 Aralık 2018

Ve,  bu kitap - "Uçlarda Gezintiler" - dünyada kendi türü içinde bir ilk olabilir.  

Kitap siparişi içintourette.tik.tak.hip@gmail.com


Uçlarda Gezintiler'den: 

"Hoş geldin “Kağan”!
... bir Pazar günüydü. Doğum zamanım hesaplanana göre bir haftaya yakın gecikmişti. O gece uyandığımda, belden aşağım ıslaktı. Annemim, ben doğarken neler yaşadığını anlatması aklıma geldi; “seni doğururken suyum önceden geldi. Hastaneye ablam, (teyzem o zamanlar eşini hastanede kaybedeli birkaç yıl olmuş ve doktorlara karşı güveni sarsılmış) göndermek istemedi. Eve ebe çağırdık. Seni tam 8 saat sonra doğurabildim. Acıdan bağırmama dayanamayıp sokaktan insanlar evin kapısını çalıyorlarmış, içeride ne oluyor diye”
Kadın doğum doktoru, acil birşey olursa diye ev telefonunu bize vermişti. Can hemen doktoru aradı, doktor bizi doğum yapacağım hastaneye yönlendirdi. Benim de suyum önceden gelmişti. Doğum normal gerçekleşecekti. Ancak, ek olarak sancı serumu verilecekti. Sancı serumu o an için bir işkence, sonrası için de tam bir komediydi benim için. Kalçadan iğneyle verilen serum öyle bir sancı yapıyordu ki, avazım çıktığınca bağırıyordum: “imdat, doktorlar bana işkence yapıyorlar” ; sesimi doğumhanenin üç kat aşağısından kayınvalidem duymuştu.
Ve öğleden sonra Kağan doğdu. Can da doğumhaneye benimle girmişti. Doğum bittiğinde o benden daha bitap bir haldeydi.
Kağan oldukça iyi görünüyordu. Çok keyifli bir duyguydu anne olmak. Ertesi gün eve döndük. Ben emzirebiliyordum. Bir hafta içinde kafasını dimdik tutabiliyordu. Hemşire olan karşı komşumuz çok şaşırmıştı.
Kağan’ın bebeklik süreci
Karyolasına elini uzattınca tutabileceği bir halka asmıştım. Nerdeyse gözlerinin açılmasıyla o halkayı tutması aynı zamanda oldu.  Hareketli kıpır kıpır bir bebekti. Ama benim için bu bu hareketlilik normaldi. Ben de kendimi bildim bileli hareketli olduğum için sakin bebek gördüğümde “acaba rahatsız mı?” diye düşünürüm. Annem, yakınlarım benim bebekliğim için çok hareketli ve sonrası için “düz duvara tırmanan”,telaşlı, merdivenlerden inerken kendini aşağıya bırakıveren”,  Can için de kayınvalidem “yerinde duramaz, sıkılır” diye sözettiklerinden bizim normalimizin ”bu” olduğuna karar vermiştim. Ayrıca, düzgün aralıklarla kontrole götürdüğümüz çocuk doktoru da gelişiminden çok memnundu.
Karşı komşumuz, annem, babam, eşimin annesi ve anneannesi, halası, herkes Kağan’ı neşeli ve hareketli olarak değerlendiriyorlardı. Karşı komşumuz Kağan’ın bebek olmasına rağmen duygulardan çok çabuk etkilendiğini, kendi içindeki sesindeki hüzünü Kağan’ın farkettiğini, Kağan 4 - 5 aylıkken, söylemişti. Yine o zamanlar, Can’la aramızda geçen bir tartışma sırasında, Can’ın sesi yükselince iç çeke çeke uzun süre ağladığını hatırlıyorum. Kağan’la bebeğiyle oynayan küçük bir kız gibi oynuyor, ona saatlerce şarkılar söylüyordum. Can da Kağan’ı saatlerce kucağında gezdiriyor, hoplatarak, zıplatarak oyalıyordu. Şarkılar, sesler ve hareket üçümüzü de çok eğlendiriyordu.
Kağan’ın 6 - 7 aylıkken anneannesinin evinde duvar saatinin her yarım saat ve saat başı çalma sesinin aynısını taklit ederdi:
-      Dannn, dannn, dannnn, …

Dedesinin komik bir şekilde söylediği “Bir sağa bir sola dön Timur ağa” şarkısını kahkahalar atarak dinlerdi.
1,5 yaş civarı mutfakta kırılan cam kabın sesine salondan verdiği tepki:
-      Kö nö nö nö nönnnn

    -    1 - 1.5 yaşlarında, o zamanın ilk kişisel bilgisayarlarından olan .... bizim kullanışımıza dikkat ederek öğrenmiş, değişik sesler çıkaran denemeler yapıyordu....."

Aşağıda “aşırılıklar”dan Tourette Sendromu  ile ilgili tanımlar ve
ilgili kitaplardan karşılaştırmalı alıntılardan oluşan sunumum bulunmaktadır.

















 04 - 06 - 2012

Tourette Sendromu: Farklılıkları Anlayabilmek_2: Demokratik Eğitim Sistemi ve Yaşam İçin
Farklılıklara göre düzenlen(e)meyen “katı sistemler”, uyanlar / uyabilenler ve uymayanlar / uyamayanlar gibi
 İKİLİ MANTIK SİSTEMİ içinde sıkışıp kalır. Uymayan / uyamayanlar elenmeye çalışılır.
Normal ve aşırı tanımları sadece “iki uç” değil, arada bir çok bulanık durumu tanımlar. Her ortalama birey nasıl birbirinden çok farklı ise, ortalamadan farklı her birey de birbirinden çok farklıdır. Zaman zaman “ortalama” ve “aşırı” davranan bireyler birbirine yakın özellikler gösterebilir ve rol değişimi de yaşayabilirler.
Aşırılıklara bir örnek olarak Tourette Sendromu  (TS) [*] gösterilebilir. TS’de en zorlayan konu, TS'liye zorla öğretmeye, ve ona zorla yaptırmaya çalışmaktır. Gerçekte herhangi birimizi zorlayan konu da budur. “Esnek sistemler” her bireyin yeteneklerini keşfedebilmesine yardımcı olabilir. Baskıyla asla öğrenemeyen TS’li kendi isteyince harikalar yaratabilir. Çoğu zaman aşırılık, AŞIRI YARATICILIĞI da yanında taşır.

 Bir örnek: Samuel Johson_ TS'li_ İngiliz şair, yazar, sözlükbilimci
Aşırılıklar, genel olarak bu özelliği taşıyan bireyi, taşımayanlara göre toplumda farklı kılabilir. Farklı bireylerin toplumdan soyutlanmaması ve herbirimizin mutluluğu için “bilgi” en önemli ihtiyaçlardandır. "Bilgi" için farklılıklar”la ilgili, gerçek yaşam öykülerinin bilimsel olarak ele alındığı örnekler:
·    Oliver Sacks’ın kitaplarında, diğer bir çok nörolojik öykünün yanısıra, Tourette’li yetenekli bir cerrah, hafta sonları olağanüstü doğaçlamalarıyla bateri çalan bir muhasebeci ve İngiliz Royal Müzik akademisine kabul edilmiş bir piyanistin nörolojik öyküleri de anlatılır.
·    Gökçe Esen'inUçlarda Gezintiler”de de, Oliver Sacks’ın öykülerinden yola çıkılarak TS’li olduğu anlaşılan yetenekli bir müzisyenin ülkemizdeki eğitim ve yaşam serüvenleri, muhtemelen TS’li babası ve, muhtemelen hiperaktif ve takıntılı annesi ile yaşantıları, annesinin anlatımı ile irdelenir.   
Genel olarak “bilmeye ve anlamaya çalışmak” [**] azınlıkları ve onların haklarını da içinde barındıran demokratik sistemin anlamına oturmasını; doğru işlemesini; sorunlarımızı çözebilmemizi sağlayacaktır.
[*]Tourette Sendromu, OLIVER SACKS’a göre, her toplumda, her ırkta yaklaşık bin kişiden birinde görülebilir.
[**] Tınaz Titiz: İhtiyacımız olan sükunet, farklılıkları yok ederek birlik sağlamaya çalışmak yerine, bunların ayrılmaz bütünlüğünü anlamaya çalışmakta yatmaktadır.”
Saygılarımla,
A.Şükran Demiralp
Teşekkür ederim:
Işık ve Ferruh Görker: http://pankitap.com/
Oliver Sacks ve Kate Edgar: http://www.oliversacks.com/

 04– 06 - 2012
“HER ZAMAN BİR UMUT VAR…  “

Sayın Umut Oran’a açık mektup,

Sayın Umut Oran, size daha önce ulaşmaya çalıştım. Beceremedim. Bir kez daha deniyorum; “Her zaman bir Umut var.

“İnsan, hayvan, bitki, ağaç, taş, toprak, atmosfer… Hepimiz bütünün parçalarıyız”. Sizin hayvanlarla ilgili yasa teklifinizi de bu bakışla çok anlamlı buluyorum. Ancak, bu çalışmaya yeterince paydaşın katılamadığını anlıyorum.

Bu nedenle, bu konuyu da, CHP’nin “iyi, doğru ve güzel” bir şey yapıyormuş gibi olup;


9-  HAYVANLARA KASITLI OLARAK KÖTÜ DAVRANAN, ACIMASIZ VE ZALİMCE İŞLEM YAPAN, DÖVEN, AÇ VE SUSUZ BIRAKANLARA İKİ YILDAN DÖRT YILA KADAR, HAYVANLARA İŞKENCE YAPANLARA, CİNSEL İLİŞKİ KURANLARA 3 YILDAN 5 YILA KADAR,  5199 SAYILI KANUNA AYKIRI HAREKET EDEN VE BU SURETLE BULUNDURDUĞU HAYVANLARIN BAKIMINI, CİDDİ ŞEKİLDE İHMAL ETTİĞİ YA DA ONLARA AĞRI, ACI VEYA ZARAR VERDİĞİ DENETİM ELEMANLARINCA TESPİT EDİLEN KİŞİLERE YİNE 2 YILDAN 4 YILA KADAR HAPİS CEZASI ÖNGÖRDÜK.
10-  DİNİ AMAÇ VE ET HAYVANI OLARAK TÜKETİM AMACI DIŞINDA BİR AMAÇLA BİR HAYVANI ÖLDÜRENLERE 3 YILDAN 6 YILA KADAR HAPİS CEZASI GETİRİYORUZ

aslında pek de bir şey yap(ama)mak;
1.      Hayvanlara işkence yapan vbg davrananların yerinin hapishane değil tedavi seçenekleri olması gerektiği görüşündeyiz.
2.      Ek olarak 10. madde nedeni ile 9.maddenin etkisinin sıfırlanacağını düşünüyoruz.



linkinden:
·         Sadece hayvanları, sadece ormanları, sadece toprakları (erozyona karşı) ve
·         sadece insanları (kadınları, çocukları, haksızlığa uğrayanları, azınlıkları) koruyamazsınız.
·         Eğer bunlardan sadece birini korumaya yönelirseniz “bütünlük gerçeği”ni gözden kaçırırsınız.
·         CDA (Canlı Dostları Ağı), işte bu bütünlüğü kaybetmek istemeyenlerin ağıdır.
·         Hayvan haklarıyla uğraşanlar, eşit düzeyde, insanların, ormanların, canlı ve cansız tüm varlıkların, yani “bütünün” haklarını unutmamak zorundadırlar.
·         Bu ise ancak ve yalnız bir şekilde mümkündür: bütün olduğumuzu daima hissederek! Bu “bütün”ün her bir parçası şereflidir.
·         İnsana atfedilen şeref, olsa olsa onun sadece sorumluluklar açısından daha üst konumda olduğuna işaret edebilir.
·         Biz üstün değiliz, sadece farklıyız, aynen hayvanlar gibi.


Bu nedenle, CHP’den aday olacak milletvekili, belediye başkanı ve diğerlerinin hayvan hakları politika belgesinin eki olan aşağıdaki taahhüdü imzalamalarını istemenizi talebetmekteyiz.

Biz oylarımızı herhangi bir partiye göre değil, bu belgeyi imzalayan milletvekillerine, belediye başkanlarına, … vereceğiz.

Saygılarımla,


EK: Aşağıda yapılan çalışmalar sonucu “ortak aklın ürünü olan taahhüt belgesini seçmenlerin ve seçileceklerin bilgisine ve ilgisine sunuyoruz:


 TAAHHÜT:

Aday olduğum konuma seçilebildiğim
takdirde aşağıda belirtmiş olduğum
taahhüdüme sadık kalacağıma bağ
bulunduğum değerler üzerine söz
veriyorum:
adresinde kayıtlı Hayvan Hakları
Politika Belgesi’nin her bir maddesi
bağlamında benimseyeceğim karar
ve eylemlerimin neler olduğunu
yazılı olarak bir notere tevdi
edeceğim ve bunun kamuoyunca
bilinir kılınmasını sağlayacağım.

 (adı soyadı, adaylık bilgisi, tarih)

EK: Bir taahhüt örneği: