12 Aralık 2013 Perşembe

PISA'dan Yola Çıkan Bir İrdeleme

12-12-2013

Sayın Mustafa Nadir ÇALIŞ
Ölçme, Değerlendirme ve Yerleştirme Grup Başkanı
ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, Ankara,


CC: Orhan Bursalı, Emre Kongar

İletişim bilgilerinize http://www.oecd.org/pisa/contacts/pisagoverningboard.htm#Turkey linkinden ulaştım. 

Pisa sayfasından alıntılardan yola çıkarak kendi bilgi ve düşüncelerim ile derlediklerimi  iletiyorum:

1.     Kamu politikası konuları:  Hükümetler, aydın kesim, okul müdürleri, öğretmenler ve veliler gençleri yetişkin yaşamının zorluklarına hazırlayabiliyorlar mı?
2.     Kendilerinin yetişkin yaşamının zorluklarıyla başedebilme becerileri ve / ya kullandıkları sorun çözme araçları nelerdir?
3.     Alışılagelmişin dışında daha etkili öğretim ve okullar var mı?
4.     Dezavantajlı(!) öğrencilerin gelecekleri ne derece düşünülüyor? 
5.     Dezavantajlı gibi görünen, ancak, temel sorunlarından birisi de "ezberci eğitime" asla uyum sağlayamamak olan bazı bireylerin önünde yaratılan sorgulama engelleri (koşullamaya çalışmak gibi)[1] kaldırılırsa ve bireysel sorunları için de ek küçük destekler verilirse, bu bireyler  üretebilir; “kendi ayakları üzerinde durabilir” ve hatta harikalar yaratabilirler! Bu konuda toplumsal duyarlılık ve destekler nasıl sağlanabilir? 
·         Örnek: Tourette Sendromu konusu! Bu bireyler içinde tüm engellere rağmen "beceri kazanmış olabilenler" için üretim ortamları ve destek sağlanabiliyor mu? 
6.     "Hayat boyu öğrenme" konusu:  Öğrenciler okulda yaşamda bilmesi gereken her şeyi öğrenemez. Etkili yaşam boyu öğrenen olmak için, gençlerin bilgi ve becerileri, aynı zamanda neden ve nasıl öğrendikleri bir farkındalık gerekir. Bu farkındalığı yaratabilecek okul dışı alanlar hangileridir? "Öbür okullar" denilen diziler, filimler, reklamlar, genel anlamda sanatsal  üretimler bu farkındalık için ne derece "koşullamadan", "doğru düşünmeyi”[2] amaç edinmiştir?

Toplumuzdaki bireyler, aileler başta olmak üzere tüm kurumları etkilediğini düşündüğüm ve katkı için gönüllü çabaladığım konuları içtenlikle paylaştım. Bu gibi konularda ne kadar çok kişi “koşullama hakkını elde etmeye çalışmadan çaba gösterirse ki 5nci madde öncelikli olmak üzere bu çabanın içersinde, her zaman, olmaya hazırım, o derecede olumlu sonuçlara ulaşabileceğimizi düşünüyorum.

Düşünce ve desteklerinizi rica ederim.

Saygılarımla,

A.Şükran Demiralp                                    





[1]  Tüm bireyler için temel hak ve özgürlükler içinde koşullanmama hakkı başa konmalıdır!
[2] Tınaz Titiz: Rasyonel (nedensel) ve kritik (eleştirel) düşünme genelde birbiri yerine kullanılabiliyor. Halbuki; rasyonel düşünme, neden-sonuç bağlantılarını kesintisiz ve yanlışlanabilir adımlar halinde düşünmek; kritik (Yunanca- iyiyi kötüyü ayırmak, kalburdan geçirmek, ayırt etmek) düşünme ise, bir sonuca yol açan çeşitli nedenleri ağırlıklandırılarak düşünmek olup, bu iki bileşen ancak “birlikte” kullanıldıklarında “doğru” olarak nitelenebilir düşünme ortaya çıkıyor. Bu birliktelik sağlanmadığında, herhangi bir sonuca yol açan ve kritik düşünme bileşenine göre az önemli olan –kişinin duyguları doğrultusunda- herhangi bir nedenin, sonucu belirleyen esas neden olduğu savunulabilir ki bu durumda nedensel düşünce tamamen işlevini kaybetmektedir. Rasyonel ve kritik düşünme bileşenlerin tanımlarının dahi önemsenmemiş oluşu, sorun çözme kabiliyetinin önemli bir gereği olan doğru düşünebilme aracından yoksun kalındığını gösteriyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder