31 Ekim 2017 Salı

Sorun ne?

Bilgi gerçek bilgi ise oylanamaz, bilgi olup olmadığı belirsiz ise de fikirde doğru yanlış olmaz; sizin, onun, bunun, benim fikrimdir sadece. Bu ayrımı vurgulamadığımız sürece, her aklına geleni gerçek sanacak ve herkes için de gerçekleşsin diye tutturacak insanlarla başa çıkamayız. 

Ulaşabildiğim sonuç; bilgi olmayan ile gerçek bilgi karmaşasını azaltmak için bir yol aramak.  Bunun için özgür öğrenme ortamları diyoruz ya, önce araştırmak koşulu ile düşünmek, üretmek, istediğimiz her şey "bu özgürlüğü nasıl çoğaltabiliriz?"e yönelik olabilir. Bu yolda, fırsat eşitliği(!) olduğu halde ilerlemek istemeyeni anlamaya çalışmak da ayrı bir bilgi hazinesi oluşturabilir.

NOT: Bilgi ve Etik Değerler Bilgisi'nin ayrılamaz birlikteliği. Bilgi demokratik değildir.





Derleyen, A.Şükran Demiralp

Devam edecek..

26 Ekim 2017 Perşembe

BİZ!

NE İÇİN YOLA ÇIKTIK?

Toplumsal ayrışmalar hepimizin gerçek ortak ihtiyaçlarımızın önündeki en büyük engel. Dünyanın medeni denenlerinin gittiği yol ayrışma değil bütünleşme ise ben olan insandan, biz olan insana doğru öğrenme, öğretme ve araştırma şölenine dönüşmesi için insanlar arasındaki maddi uçurumları yok etmek istiyoruz. Bunun için her birimizin aklını farklı tanım ve ona göre çözümlerle parçalamadan, bir arada yaşayabilmenin en iyi koşullarını var edebilmektir amacımız. Nasıl?

TEMEL İHTİYAÇLAR

Öğrenme, öğretme araştırma şölenine dönüşecek koşulları var edebilmek için önce sağlanması olmazsa olmazlar; yiyecek, barınak, temiz su, temiz hava, cinsellik.. gibi ihtiyaçlarımız herhangi farklılığımızdan bağımsız olarak her birimiz için var edilebilmeli. Nasıl?

TÜKETİM

Hırslarımızın tükettiği varlıkları görerek, her ama her kesimden kurnazca bizleri tüketime ve tükenmeye kışkırtanları fark edelim. Bu kışkırtıcıların yayıldığı her alanı tüm medya ve alışveriş merkezleri gibi, kontrollü kullanalım. Unutmayalım ki hırslarımız küresel en güçlü ve hırslı diğer kesimlerin hizmetinde olacak ve bizi tüketecektir. Biz, varolan herşeyiz.  

DEĞERLERİMİZ

Bir arada yaşayabilme becerimiz yaşatmamız gereken en önemli değerlerimizdendir. Doğadaki kır çiçeklerinin güzelliği, onların farklı tür, renk, koku, biçim gibi çeşnilerle bir arada olmaları değil mi? Doğadan ayrık otlarını(!) ayıklamaya çalışan insan dışında bir canlı olabilir mi?

DİN ve İNANÇLAR

Dünyadaki insan sayısı kadar inanç olduğu, inançların tartışılmaması gerektiğini düşünüyoruz.

EĞİTİM

Biz farklılıkların ayrılmaz bütünlüğünü, ailede, okulda; eğitim sistemimizde de görmek istiyoruz. Öncelikle çocuklarımızın tüm zamanları beyin yüklemeleriyle doldurmayalım. Hepsi için özgürce öğrenebilecekleri zengin öğrenme ortamları gerçekleştirelim. Çoklu medyadan okullara dek tüm programları buna göre yapalım; ergenliğe dek çocuklarımızın eğitimi doğrudan bir mesleğe yönelik olmasın. Basit temel bilgileri neden – sonuç ilişkilerini değerlendirmeye; BİLGİYİ anlamaya, ağırlıklı olarak DEĞERLER EĞİTİMİ şeklinde düzenlenen senaryolarla özenle oluşturulsun, çocuklarımızın kapalı sınıfların dışında yaşamın içinde öğrenebilme fırsatları ellerinden alınmasın. Bunun için aileden, çoklu medyadan okullara dek yapılmaması gereken; doğrudan / saklı içerik -davranışsal rol model olma dahil - yolu ile BEYİN YIKAMA içermesin. Her alanda söylenen her cümlenin nesnel dayanağı olabilsin ki, BİLGİ olmayanı BİLGİ GİBİ GÖSTEREN başta reklamlar, üretimler, EZBERLER gözler önüne serilsin.
Eğitim sadece diploma vermeye yönelik yapısından sıyrılıp, her birey için ayakları üzerinde nasıl durabilecekse onu anlamaya çalışan sistemler bütünü olabilmeli. Bunun da artık hırs ve kıskançlıkları da kışkırtabilen vd, ödül ve ceza sistemleri ile olamayacağı anlaşılmak zorunda; özellikle anlaşılması için aşırı bir örnek; böbreklerimiz sizin vereceğiniz ödülle iyi çalışmaz, varolan bir yapısı var, bunun üzerine yapılması gereken ise, sıvı-besin-kafein alımını dengeleyebilmek, bilinçsiz rastgele ilaç kullanmamak, üşütmemek vbg şeyler olabilir. Yine böbreklerimiz kötü çalışıyorsa da onları cezalandırarak, o bölgeye vurarak daha iyi çalışmasını sağlayamayız. “Nasıl daha iyi çalışabilir?” için gerekeni yapmalıyız. Benzer bir şekilde, özde, bizler bireyler olarak böbreklerimizden ne kadar farklı olabiliriz ki?

BİLİM ve SANAT

Sanat çoğunlukla ve sadece ve hep aynı sorunların manzara resmini çeken çerçevenin dışında neden – sonuç ilişkilendirmesini ele alsın. Sanatçı, “her insanın içindeki iyilikleri, güzellikleri nasıl besleyebiliriz?” sorusunu sorabilsin. Bilim de aynı soruyu mutlaka sorsun ki, insanlığa topluca zarar vereceği kesin olan hiçbir buluş başıboş gerçekleştirilmesin - geçmişte atom bombası, günümüzde olası katil robotlar? gibi.

DEVLET

Devlet kurumlarımız saydam, denetlenebilir, kurallar net ve hepimiz için; devlet önünde birimiz ve hepimizin kendimizi eşit hissedebileceği şekilde uygulansın. Bunun için bazı kişilerin devlet ile uygunsuz ilişkileri, çıkar çelişkileri normalleştirilmesin, böyle durumlar varsa da gün yüzüne çıkarılarak neden böyle olduğu incelensin.

SAĞLIK
Sağlık hizmetleri de eğitimde olması beklenen gibi, devlet tarafından ve ayrım olmaksızın hepimize eşit sunulsun.  

ETİK

Yukarıda yazılanların gerçekleşebilmesi için yine çoklu medyadan başlayarak sınırsız tüketimi kışkırtan her şeyin sınırsız serbestlik koşulları geri aldırabilir miyiz? Eğer çoklu medya, etik çerçevede;  bilgi ve etik değerler bilgisi ile donatılmış, korkunç rekabetten gözü dönmemiş bilinçli insanların elinde aklı ve düşünmeyi destekleyen programlar yapabilse, olaylar çok yönlü değerlendirebilse, ayrışmalar, kutuplaşmalar desteklenmese birçok sorun hızla çözüm sürecine girebilecek, birimiz ve hepimizin mutlulukları birbirimize yakın olacak; biz olabileceğiz.

Vs vs… PEKİ; TEMEL SORUN NE?

Dünyada açlık, yoksulluk, savaş, terör, bombalar, toplu intihar, katliam ve intihar vd ile yokoluşlar ve olası katil robotlar ve de doğanın katliamı? Bilim ve teknoloji gelişimi ile üstel katlanan zararlar. Bilimce her yapılabilecek olanın yapılması, öldürmelerin nasıl sonlandırılabileceği, imkansız olanı görebilme yetmezliği.

Ve her şeyin sahibi olarak yüzyıllardır var olmaya çalışan insandan gelinen; * 2017 yılı; Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, 8 milyarderin servetinin, dünya nüfusunun yaklaşık yarısının varlığına eşit olduğunu açıkladı; 426 milyar dolarlık servet, dünya genelinde 3,6 milyar kişinin varlığına denk geliyor. Varlıkların %50’sine sahip 8 insan ile diğer %50’sine sahip 3.6 MİLYAR insan. Tablo: Azınlığın çoğunluğa karşı gücü elinde toplaması! Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi’nin 2017’de yayınladığı Dünya Nüfus Tahminleri Raporu’na göre, dünya nüfusu son 12 yılda 1 milyar artarak 7,6 milyara ulaştı. 



Temel Sorun apaçık ortada, kaynakların paylaşımındadır. Herhangi bir insanın varoluş süreçleri ne olursa olsun, diğerleri ile yaşam koşulları arasında uçurumlar oluşturmamalı! Bu bir gerçekliktir. Topluca kafalarımızı bu konuya yoralım, dikkatlerimizi de bu noktada toplayalım.

Ve..  Demek ki medeni insanlık ailesi, önce Temel Sorun’da birleşelim ve de ortak kültürümüz bize yol gösterici:  “Komşum açsa ben tok uyuyamam.“ Komşumuz, hangi farklılığa sahip olursa olsun, yaşamımız en yakından paylaştığımız, dayanıştığımız kişi(ler). Komşu, kapı komşumuz ve daha ötesi. Aramızda kandırmaca, kurnazlık işlemeyen güvenli dostlarımız.

Derleyen; A.Şükran Demiralp, 25/10/2017

"Kendimi bildiğimden bu yana tanık olduğum; kazananı olmayan, insanlığı intihara sürükleyen, acımasız ve vahşi ekonomik savaşların bitirilme umudunun doğduğunu görebilmek için, tek başıma bile olsam çalışmaya, ve elimden gelen herşeyi yapmaya devam edeceğimi bildiririm."Onat Bitlik, 05/11/2017

Aşağıdaki grafik paylaşım için de Onat Bitik arkadaşımıza teşekkür ederiz.