Milan Kundera; Roman Sanatı'ndan:
"İnsan,
Husserl'in sözünü ettiği 'yaşam dünyası'nın uğursuzca
karardığı ve varlığın unutulduğu gerçek bir indirgeme
burgacı içinde bulunmaktadır.
Peki ama eğer romanın var olma nedeni 'yaşam
dünyası'nı sürekli bir ışık altında tutmak ve bizi 'varlığın unutuluşu'ndan korumaksa bugün her zamankinden daha gerekli olması gerekmez mi?
Bana kalırsa evet. Ama ne yazık ki, roman da sadece
dünyanın anlamını değil, eserlerin anlamını da indirgeyen indirgeme termitleri tarafından kemirilmiştir.
Roman (kültürün tümü gibi) gitgide kitle iletişim araçlarının eline düşmüştür; bunlar, gezegen tarihinin birleştirilmesinin memurları olduklarından indirgeme sürecini
genişletip yönlendirir; bütün dünyaya daha çok insan
tarafından, herkes tarafından, bütün bir insanlık tarafından kabul edilebilecek basitleştirmeleri, klişeleri yayarlar. Ve farklı organlarında farklı politik çıkarların kendini
göstermesinin de fazla bir önemi yoktur. Yüzeydeki bu
farklılığın arkasında ortak bir zihniyet hakimdir.
Time'dan Spiegel'e, soldan sağdan, Amerika'dan ya da
Avrupa' dan birtakım politika dergilerinin sayfalarını
karıştırmak yeter; hepsi de aynı içeriğe, aynı köşe yazılarına, aynı gazetecilik biçimlerine, aynı söz dağarcığına ve
aynı üsluba, aynı sanat zevkine ve önemli gördükleri ya da anlamsız bulduklarına göre benimsedikleri aynı hiyerarşiye yansıyan aynı hayat görüşüne sahiptir. Kitle iletişim araçlarının politik çeşitlilikleri arkasında gizlenen bu
ortak ruh, zamanımızın ruhudur. Bu ruh bana romanın
ruhuna aykırıymış gibi geliyor.
Romanın ruhu karmaşıklıkların ruhudur. Her roman, okuyucusuna şöyle der: 'Durumlar senin düşündüğünden karışık.' Bu, romanın ezeli gerçeğidir; ama
sorudan önce gelen ve onu dışlayan basit ve hızlı cevapların patırtısı içinde sesini gitgide daha az duyurmaktadır. Zamanımızın anlayışına göre, ya Anna haklıdır ya
Karenin; ve bize bilmenin zorluğundan ve ele geçirilemeyen gerçeklikten söz eden o eski Cervantes bilgeliği
sıkıcı ve yararsız görünmektedir.
Roman ruhu sürekliliğin ruhudur: Her eser kendinden önceki eserlere bir cevaptır, her eser romanın daha
önceki bütün deneyimlerini içinde barındırır. Ama zamanımızın anlayışı romanı, son derece yayılmacı, son
derece geniş yapısıyla geçmişi ufkumuzdan kovan ve
zamanı sadece şimdiki ana indirgeyen güncelliğe dayandırmıştır. Bu sistem içine sokulan roman artık bir eser
olmaktan çıkar (yani sürekli olmaya, geçmişle geleceği
birleştirmeye adanmış bir şey) ve tıpkı diğer olaylar gibi
güncel bir olay, yarını olmayan bir hareket haline gelir."
Roman'ın başına gelen hepimiz ve hatta her şey için; bilim dahil, geçerli görünüyor; * Popüler Kültür'ün indirgemeciliği, kutupsallaştırıcılığı, gözü kara yayılmacılığı, yıkıcılığı, tüketiciliği,... ile.
Derleyen: A.Şükran Demiralp, 29 Ekim 2019
* https://asukrandemiralp1.blogspot.com/2018/06/populer-kultur-propaganda-reklamlar.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder