bilgi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bilgi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Aralık 2018 Cuma

"KAZALAR üzerine: Öğretimden ÇOK HATIRLAMALARA GEREKSİNİM OLDUĞU" üzerine; Kaynak: "Bilimin Arka Yüzü"

Rus uzman, Ankara’daki tren kazasının olası nedenlerini açıkladı

© AA / Mehmet Ali Özcan

24 Kasım 2019:  Gorbaçov: "Çernobil'de milyonda bir ihtimal olarak aynı anda 7 hatanın bir arada olması?" (27.dakika) 

https://twitter.com/cengizozakinci/status/1198512296953290752

---------------------------------------------------------------------------------------

1986 Yılının İlk Yarısından İki Kaza; Çernobil ve Challenger Uzay Mekiği

Bu kitapta katılmadığım bazı yorumlar olabilir. 
Ancak vurguladığı bence en önemli konu; yadsınamaz bir GERÇEK: 
Geçmişte olup biteni belgelere dayanarak İRDELEYEBİLMEK.... 

ALDIRMAZLIK hastalığının NEDEN -SONUÇ ilişkisini görebilmek.
BİLGİLERİ başkalarına AKTARABİLMEK ve İNSAN - MAKİNE etkileşimini 
DOĞRU DEĞERLENDİREBİLMEK (günümüzde yapay zeka vs)

ÇERNOBİL ve CHALLENGER UZAY MEKİĞİ  KAZALARINDA ihmal edilen; 

"Bilginin kullanmak ve disiplinin ise uygulamak için olduğu gerçeği..."


Dünya Tarihinde Nükleer Kazalar 


1957 Yılı Kyshtym Kazası




Mayak Nükleer Tesisine Ait Uydu Fotoğrafı
Kyshtym kazası, Sovyetler Birliğine ait  Mayak Nükleer Tesislerinde 29 Eylül 1957'de gerçekleşmiştir. (Mayak Nükleer Tesisine ait uydu fotoğrafı)
"Kyshtym kazası, nükleer atıkların depolandığı ve işlendiği tesiste meydana gelmiştir. Plütonyumun ayrıştırılması sonrası oluşan yüksek seviye nitrat içeren atıklar, yer altında paslanmaz çelik içindeki tanklarda tutulmaktadır. Tanklarda bulunan ısı değiştiriciler, tanklarda üretilen ısıyı uzaklaştırarak tankların  aşırı ışınmasını engellemektedir. 1956 yılında bir tankın ısı değiştiricisinin bir sorun sonucu kapatılmasından sonra, tankın soğutulmadan tutulmasının güvenli olduğu kararına varılmıştır. Ancak tankta 
gerçekleşen su buharlaşması sonucu tank içinde bulunan atıkların yüzeyinde 
nitrat ve asetat birikmesi olmuştur. Bu maddelerin hava ile teması ve izleme ekipmanlarından gelen bir kıvılcımsonucu toplamda 5-10 ton TNT patlamasına 
eşdeğer enerji salınmasına yol açan kimyasal bir patlama olmuştur. Bu patlama 
sonucu, toplam aktivitesi 20 megacurie olan 70-80 ton atık çevreye yayılmıştır. 
18 megacurie aktivitesine sahip atık patlama sahasına yakın dağılırken 
2 megacurie aktiviteye sahip atık rüzgar ile birlikte  geniş bir alana yayılmıştır. En az 2 curie aktiviteye sahip olacak şekilde kirlenmiş alanrüzgar ile 105 km uzunluğunda ve 
8-9 km genişliğinde bir alana yayılmıştır."

1979 Yılı Three Mile Island Kazası 




Three Mile Island Nükleer Santrali
Three Mile Island Nükleer Santrali
Three Mile Island Nükleer Santrali, Harrisburg, Pennylvania, ABD 
bölgesinin yakınlarında bulunan ve 2 basınçlı su reaktörüne sahip bir 
nükleer santraldir. Kaza 2. ünitede 28 Mart 1979 yılında, 
reaktör %97 güç ile çalışırken saat 04:00'te meydana gelmiştir. 
İkincil çevrimde gerçekleşen önemi az bir arıza sonucu ilk çevrimin
 soğutucusunda sıcaklığın yükselmesine sebep olmuştur. 
Bu durumda reaktör otomatik olarak kapatılmıştır. 
Bu noktada basınç düşürme vanasının kapanmaması, 
ilk çevrimde bulunan soğutucunun kaybına ve bozunma ısısının 
uzaklaştırılamaMAsına sebep olmuştur. Çekirdek bu olay sonucu 
önemli derecede zarar görmüştür. Operatörler reaktörün bu 
planlanmamış kapanmasını iyi teşhis edememiş ve uygun bir şekilde 
tepki verememiştir. Eksik kontrol odası araçları ve yetersiz acil durum 
müdahale eğitimi kazanın temel sebepleri olarak görülmektedir." 

1986 Çernobil

 "...İlk testi çabucak yapıp sonra çarçabuk tekrarlamak için türbin 
stop süpabından gelen acil alarm sistemini devreden çıkardılar ve 
soğutucuyu deneyin gerektirdiği en alt düzeye indirdiler. Reaktivite 
yükseldi, bir bilgisayar dökümü reaktörün kapatılması için uyardıysa da, 
onlar devam ettiler. Aynı anda olan iki şey reaktörü hızla felakete 
sürüklüyordu: Reaktivite yükseldi, azalan soğutucu ve soğutma 
suyunu hızla buharlaştırma noktasına getirdi.  
KAYNAK: Bilimin Arka Yüzü, Adrian Berry, 1989


2011 Yılı Daiichi Nükleer Santral Kazası

"Deprem meydana geldiği sırada reaktörler başarılı bir şekilde 
kapanmış ve soğutma dizel jeneratörler kullanılarak devam etmiştir. 
Deprem, 6 dış güç kaynağına zarar verdiği için soğutma işlemi 
dizel jeneratörler ile sürdürülmüştür. Dizel jeneratörler, türbin binasının 
tabanında bulunmaktadır. 41 dakika sonra ilk tsunami dalgası santrali vurmuş,  ve 8 dakika sonra ikinci dalga gelmiştir. Bu dalgalar, ana yoğunlaştırıcı devre ve yedek soğutma devrelerinin deniz suyu 
pompalarını su altında bırakmış ve hasar vermiştir. Dalgalar ayrıca 
türbin binasının zemininde bulunan dizel jeneratörleri de su altında 
bırakmış ve ana şalter ve bataryaları da su ile kaplamıştır. Bunun 
sonucunda santral kararması oluşmuş ve reaktörler ana soğutucu 
sistemden mahrum kalmıştır."


Devam edecek...
Derleyen: A.Şükran Demiralp, 14 Aralık 2018







4 Ocak 2017 Çarşamba

BİLGİ ve BİLİNÇ


Erdal Atabek'in 2012 yılından bir yazısı:

Toplumun bilinçli olup olmadığı sürekli tartışma konusudur.

Nedir “toplum bilinci?”

Olaylar karşısında zamanında ve yerinde tepki verebilmek.

Toplum ölçeğinde doğru olanı desteklemek, yanlışı engellemek.

Seçimlerini bilerek ve sonrasını düşünerek yapabilmek.

Toplumun gidişinden sorumluluk duymak.

Toplum yaşamına katılımcı çalışmalarla etki yapmak.

Bunları bizim toplumumuzda göremiyoruz.

Kuzey Avrupa toplumlarında bu toplumsal davranışların oranı yüksektir.

Avrupa’nın genelinde de bu davranışlar yaygındır.

Amerika’da çok düşüktür ve ancak üniversitelerde görülür.

Türkiye’de toplumsal sorumluluk katılım oranı çok düşüktür.

Neden mi?

Nedeni “bilgi” ile “bilinç” arasındaki farktır.

“Bilgili olmak”, bir konuda bilgi sahibi olmaktır.

Bizim toplumsal kültürümüzde bu “diploma sahibi” olmak demektir.

Bizde bu aşama yeterlidir.

“Bilinçli olmak” ise sahip olduğu bilginin ne olduğunu, nereden geldiğini, neyin ve kimin amacına hizmet ettiğini bilmektir.

Angelina Joli Amerikalı güzel bir sinema oyuncusu.

Birleşmiş Milletler’in temsilcisi olarak geldi, Suriyeli sığınmacıların kamplarını gezdi, “çok güzel” olduğunu söyledi, Türkiye’yi kutladı.

Bunu öğrenen bilgili ama bilinçsiz kişi sevinir.

Bilinçli kişi ise düşünür, “Bu güzel kadın Amerika’nın Suriye politikasını desteklemek için gelmiş olmalı” der.

Amerika’nın Suriye politikası, Türkiye ile Suriye’yi savaştırmaktır.

İşte “bilgi” ile “bilinç” arasındaki fark budur.

Ama bilinçli insan nasıl yetişir?

Bilinçli aile...

***

Bilinçli insanın ilk eğitim ortamı “bilinçli aile”dir.

Bilinçli aile, çocuğunun nasıl geliştiğini merak eder, araştırır, öğrenir.

Bilinçli aile, toplum sorunlarını izler, bilir, değerlendirir.

Bu aile kültürle iç içedir.

Evlerinde kitap vardır, her konu konuşulur, tartışılır, uygar biçimde ailede herkesin söz hakkı vardır.

Bilinçli aile, yaşam değerlerini doğru olarak özümsemiştir ve çocukları bu değerleri öğrenir.

Bilinçli aile çocuklarını yaşamının ortağı yapar.

Bilinçli aile okul seçimini de ölçeklerle yapar.

Ne yaptığını bilir, neden yaptığını bilir, yaptıklarının neye ve kime hizmet edeceğini düşünerek çocuklarını yetiştirir.

Böyle yetişen çocuklarda da bireysel ve toplumsal sorumluluk duygusu yerleşir, özdenetim (otokontrol) gelişir, yanlışını görme, kabul etme, düzeltme yetisi oluşur.

Böyle yetişen bireylerin toplumu da “bilinçli toplum” olur.

***

Bilinçli okul...

“Bilinçli okul” da çocukları eğitirken “nasıl eğiteceğini, neden öyle eğiteceğini bilen, düşünen, eğittiği çocukların nasıl bir bilinçle donanmış olmaları gerektiğini eğitiminin ekseni yapan” okuldur.

Oysa, okullarımızın içinde böyle bir eğitim felsefesi taşıyan okul sayısı sanıldığından daha azdır.

Okullarımızın çoğu, çocukları küresel piyasanın isteklerine göre yetiştirmeyi eğitiminin ekseni yapmakta, bunu yeterli görmektedir.

Küresel piyasanın isteklerine yanıt verebilecek yetkin teknisyenler.

Her meslek bu adı konmamış ama çok etkili ilkeye göre eğitilmiş yeni insanlar tarafından yönetilir olmaktadır.

Bu da üne ve paraya odaklanmış meslek paradigması demektir.

Gençler de bu akıma kapılarak bütün yaşam güçlerini paraya ve üne yönelterek meslek seçmeye çalışmakta, seçtikleri mesleği de bu amaca yönelik uygulamayı başarı saymaktadırlar.

Bu akımın dışında kalmak isteyen “bilinçli okul” ise sürüden ayrılmanın sıkıntısını çekmekte, amacını anlatmakta zorlanmaktadır.

Yaşamın gerçeği nedir?

***

Sigmund Freud, “Mutluluk nedir?” sorusuna “sevmek ve çalışmaktır” yanıtını vermişti.

Bugün toplumlarda sevginin sözünün çok edildiğini ama anlamının kaybolup gittiğini görüyoruz.

Sevgi, bir duygu değildir, bilinçtir.

Sevgi duygulanım değildir, neden sevdiğinin bilincinde olmaktır.

Çalışmak da para kazanıp geçinmek için yapılan işin adı değildir.

Çalışmak, yapılan işten yapana değer katan anlamlı bir üretim ya da hizmettir.

Bugünkü anlamını kaybetmiş sevgi de çalışma da insanları mutlu değil, mutsuz etmektedir.

Bilinçli insan, ne yaptığını, neden yaptığını, neden onu yaptığını bilen, neye ve kime hizmet ettiğini düşünen insandır.

Bilinçli toplum, nereye gittiğini düşünen, yanlışlardan hesap sorabilen, yanlışların ortağı olmayı reddeden, yaşamı kendi iradesiyle yönlendirmeyi kişisel sorumluluğu bilen insanların toplumudur.

Gerisi “teferruattır.”

Erdal Atabek