24 Ekim 2013 Perşembe

"SORUNLARIN İNTİKAMI: Çözemeyeni Çözerler!" kitabına birinci yorum

SORUNLARIN İNTİKAMI’na karşı derinden iyileşme üzerine,

Çözülemeyen sorunların kökünde, öncelikle sorunu iyi tanımlayamamak yatar. Günümüze dek toplumların sorun çözme ve varlıklarını sürdürebilme ilişkisi, kitabın arka yüzünde özetlenmiş: Günümüzde, enerji = > Bir damla petrol = Bir damla kan ilkesi

Sorun Çözme Kabiliyeti(SÇK) _ezber, kök sorun, hayalet sorun, sorun kimyası gibi_ Tınaz Titiz(TT)’in dilimize kazandırmaya çalıştığı kavramlardan. Bir ortak akıl ürünü olarak derlenen kitapta bireysel, kurumsal, toplumsal ve toplumlararası(koz kavramı) gibi konularda SÇK işlenir.

Kitap, SÇK yetmezliğinin başlıca kaynaklarını:

·         Kısır sorun çözme kültürü

·         İstismara açık alanlar

·         Birey yerine tebaa üyeliği

·         Vizyonsuzluk,

·          Kritik aydın kütlesi oluşturamamışlık

·         Sorgulanmazlık

·         Sanatın gelişmeye etkilerinin idrakindeki yetmezlik

olarak açıklar. Toplumdaki kısır sorun çözme kültürünün ahlaksal tabanını inceler. Ezber / sorgulanmazlık kültürü ve İkili Kalıtım Kuralı(İKK); gen kültür ilişkisi varsayımı ile, kısır sorun çözme kültürünün kuşaklar arası geçişini gözler önüne serer.

“Eğitimden, teröre dek İnce ince tanımlanan sorunlara nasıl çözüm bulunabilir / SÇK nasıl geliştirilebilir?” İçin bazı seçmeler:

·         Toplumsal tümörlerin oluşumu ve metastazında kök nedenlerden olan ve biat-itaat kültürünün beslediği ezber / sorgulanmazlık / bilimsel kuşkuculuktan habersiz eğitime karşı, yaşamın bir öğrenme olduğu, yaşamdan bağımsız bir öğrenmenin olamayacağı ve ne öğreneceğine bireyin ancak kendisinin karar verebileceğini önemle vurgular: http://bit.ly/15p3Qmc

·         Yine eğitimin en önemli bölümünün (%90) öbür okullarda olduğuna dikkat çeker; filimler, diziler, medya, reklamlar gibi. Ve “senaryo temelli eğitim”in her iki okul türündeki önemini açıklar: Sanatın gelişmeye etkilerinin idrakinin geliştirilmesinin yolları için: http://bit.ly/V8q6PC

·         Sorunların yaratıcı çözümlerinin, ancak ve ancak tüm paydaşların katılım ve katkısı sonucu “ortak akıl” ile bulunabileceğini topluma anlatabilmenin örnekleri olan Beyaz Nokta Soruları: http://bit.ly/1dnwKfe

·         Seçilmişler için: http://bit.ly/Z23P6F

·         Toplumsal tümörler için ne yapılabilir:  http://bit.ly/12oRpER

·         Bir insanın en önde gelen temel hak ve özgürlüğünün koşullanmama hakkı olacağı, insanların gözardı edilen “korkmama = haklarını kullanmaktan korkmama” özgürlüğü olduğunu, bunun içinde de bir düşünceyi ifade edebilme özgürlüğü, inanç özgürlüğü vbg vurgular! İşte bu temel hakları dikkate almayan, itaatkar bireyler yetiştiren koşullandırıcı eğitim nedeni ile aydın kesim de, niteliksel bir kök sorun olarak son derece zayıf işlevsel bir konumdadır.         

Kitap, SÇK’nın gelişebilmesi için, önce birey olabilmenin ve bir arada yaşayabilmenin önemini vurgular! Anne ve babaların çoğu soruna, çocuklarının birey olabilmeyi öğrenmelerinin bir fırsatı olarak bakabilmelerini, bu açıdan milyarda bir olasılıkla olabilecek zararlara odaklanmamalarını, aksi takdirde hep korunmaya muhtaç zayıf karakterler yetişeceğini örneklerle göstermeye çalışır. “Sorunlar, çözüm için doğru sorulara çevrilebilir!”

“Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” yaşayabilmek, kendi ayakları üzerinde durabilen ve, bir iç ve dış liderden komut almaksızın bir uyum içinde hareket edebilen “küme zekası”na sahip bireyler için geçerli olabilir. Böyle bireyler, toplumda inanç ve bilim çatışması gibi “vakum(kökü Latince Vacare boş olmak)= boşluk” alanlarının bırakılmaması, ortak temel doğrular ile doldurulması, aksi durumda, en ufak farklılıklarda sürekli bölünmeye gidileceği gerçeğinin farkındadırlar. Farklılıkların her türünü anlamaya çalışan, bir kurtarıcı bekleme tembelliğinden sıyrılarak, yaratıcı çözümleri ortak akıl ile belirleyebilen; “ortak vizyon” geliştirebilenlerin varlıklarını sürdürebilecekleri bilimsel bir gerçektir: “Küçük detaylarda bölünüp yokolmak yerine büyük resimde birleşerek yaşamı sürdürebilmek!”

Şikayet etmeyi bırakıp doğru[*]  düşünmek, etik davranmak ve kendini geliştirip gerçekleştirerek toplumsal, evrensel gelişmeye katkı sağlayabilmek bütünün haklarını korumayı vizyon edinebilmek için nitelik(eğitim, zeka, ruhsal, ahlak bileşenlerin bir fonsiyonu olarak)li insanlar arası etkileşim ağları kurma, bunun için Politika Belgeleri düzenleme gibi değer üreten eylemlere teşvik eder..

Çözüme giden yol için kitaptan kısaca:

“Gerçek” bir başlangıç noktası lazım!

Gerçek ve doğru(lar) farklı olabilir. İlk peşinden koşulması gereken “gerçek”,ne(ler)in “doğru” olduğu ise ardıl adımlardır.

Manzara-i umumiyeden memnun olmayanların, ilk peşine düşmeleri gereken, üzerinde uzlaşıya varılabilecek gerçek(ler)in neler olduğu, sonra da nelerin yapılmasının doğru olacağıdır.

“Gerçek”ler ancak yanlışlanabilir gözlemlerle ortaya konulabilir; yani bir kişinin –ne denli inanırsa inansın- saptadığı bir gerçek bu tanıma göre gerçek değil, sadece bir kanaattir, hatta bir yanılgı dahi olabilir.

Görünen gerçeğe göre yapılacak doğru davranış örneklerinde nitelikli bireylerin biraraya gelebilmesi, genel SÇK’ni artırabilir. Yukarıdaki linklerdeki imza kampanyalarına katılım için ne düşünebiliriz?  

[*] TT: Rasyonel (nedensel) ve kritik (eleştirel) düşünme genelde birbiri yerine kullanılabiliyor. Halbuki; rasyonel düşünme, neden-sonuç bağlantılarını kesintisiz ve yanlışlanabilir adımlar halinde düşünmek; kritik (Yunanca- iyiyi kötüyü ayırmak, kalburdan geçirmek, ayırt etmek) düşünme ise, bir sonuca yol açan çeşitli nedenleri ağırlıklandırılarak düşünmek olup, bu iki bileşen ancak “birlikte” kullanıldıklarında “doğru” olarak nitelenebilir düşünme ortaya çıkıyor. Bu birliktelik sağlanmadığında, herhangi bir sonuca yol açan ve kritik düşünme bileşenine göre az önemli olan –kişinin duyguları doğrultusunda- herhangi bir nedenin, sonucu belirleyen esas neden olduğu savunulabilir ki bu durumda nedensel düşünce tamamen işlevini kaybetmektedir. Rasyonel ve kritik düşünme bileşenlerin tanımlarının dahi önemsenmemiş oluşu, sorun çözme kabiliyetinin önemli bir gereği olan doğru düşünebilme aracından yoksun kalındığını gösteriyor.


1 yorum:

  1. Bir diğer yorum: ""Kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler ve kurumlardan oluşmuş bir toplum nasıl olunabilir?" sorusunu araştıran / sorgulayan hangi kitaplar var? İşte bunlardan birisi "Sorunların İntikamı" hakkında düşüncelerimden bazıları:

    Meme kanseri yaşamış bir kişi olarak diyebilirim ki, kanserden bile belki daha vahim olan "sorgulanmazlık"dır. Sorgulayamayan birey, kurum ve toplumlar, otoritelerin karar ve koşullandırmalarına göre yönetilirler. Bu otoriteler, anne-babalar, öğretmenler, din adamları, parti liderleri, ve de başka toplumlar olabilirler. Bu öyle bir kısır döngüdür ki, sürekli kendini besler. Örneğin. Çocukken otoriteden yılmış olanların sorgulayamayanları anne / baba olduklarında yıldıkları görevi belki de farkında olmadan fazlasıyla üstlenebilirler. Ve bunun gibi...

    Kitabı okurken, aynı zamanda bir anne olarak kendime sordum:
    - "Çocuğumun küçüklükten başlayarak yaşadığı sorunların hiç değilse bir kısmına, hemen çözüm üretmeye çalışmak yerine o sorunları yaşamasının onun için bir öğrenme fırsatı olabileceğini hiç düşünmüş müydüm?
    - "Milyonda bir olabilecek riskleri abartarak, onun kendi ayakları üzerinde durmasını engellemiş miydim?"

    Ve genel olarak:
    - "Bu toplumda kaç anne, baba, öğretmen çocukları korku ve ödüllerle koşullandırmadan özgüvenlerini geliştirici tutumlar sergileyebiliyor?"
    - "Kendi anne ve babalarımızın tutum ve davranışlarından, ve de kültürümüzden süzmemiz gerekenleri görebildik mi?"

    "Sorunların İntikamı" bir sorgulamalar kitabıdır. Bireyin kendisini ve çevresini gözlemlemesine yol açabilen kişisel gelişimin ip uçlarını içerdiği gibi, bireyden kurumlara, kurumlardan toplumsal düzeye bağlantıları irdeler ve günümüzdeki sorunların tarihsel, kültürel, küresel köklerine kadar da iner.

    "Çözülemeyen sorunların kökünde, öncelikle sorunu iyi tanımlayamamak yatar." İşte bu nedenle Sorun Çözme Kabiliyeti(SÇK), ezber, kök sorun, hayalet sorun, sorun kimyası gibi kavramları Tınaz Titiz dilimize kazandırmaya çalışır. Çünkü sorunları iyi tanımlayabilmek için kavram mutfağımızı zenginleştirmek ve yeni kavramlar üzerinden bakış açılarımızı genişletmek toplumun değişik kesimlerinin içinde bulunması beklenen bir çalışmadır aslında. Örneğin: "Çıkar Çelişkisi" gibi dilimizde olmayan kavramlarla tanışabilmek gibi..

    Tınaz Titiz, kitabın bir çok bölümünde toplumsal ağların önemine değinir. Nitelikli insanların oluşturabileceği bir ağ sistemi, bir çok sorunun çözülmesinde anahtar rol oynayabilir! İşte sorun çözme araçları(SÇA) olarak isimlendirilen iki örnek: Seçilmişler için: http://bit.ly/Z23P6F ve Hayvan Hakları Politika Belgesi: http://bit.ly/HdPAIb.

    Sonuç olarak diyebilirim ki, toplumsal olarak farklı bakış açılarına ihtiyacımız var. Bu bakış açılarının bilimsel olabilmesi, gelişim ve değişimin için vazgeçilemez bir ölçü olabilmeli. Aksi takdirde, bilimi üretenlerin ellerinde(Refah Ülkeleri), bilimsel düşünme şeklini reddeden ve dolaysıyla bilim üretemeyen, sadece bilimin sonuçlarından olan teknolojileri ve bunun gibi ürünleri tüketen(Geri Kalmış ve Gelişmekte Olan-bir türlü gelişemeyen!- Ülkeler) bağımlıların ipleri sağa sola çekiştirilip duruyor,

    Derinden iyileşmelerin ip uçlarını içeren bu değerli kitabı okumanızı dilerim.
    A.Şükran Demiralp
    31-10-2013

    YanıtlaSil