Bir rapordan alıntılar * üzerine bir kısa:
Alıntılar:
- “Değer Kirlenmesi”: (zihinsel kirlenme) olarak da adlandırılabilecek bir olgu, iyi bir eğitim sisteminin ihtiyacı olan iklimi bozmaktadır. Doğru-iyi-güzel’lerden oluşan yoğun bir öğrenme ortamı içinde bulunacağını varsaydığımız çocuk ve gençler, çok daha yoğun olarak bir Değer Kirlenmesi ile karşı karşıyadırlar. Öğrenilenlerin ve yaşanılanların arasındaki bu derin farkların, ruhsal sağlığı tehdit edici etkiler yaratması kaçınılmazdır.
- "Tek odaklı idare sistemi ": Eğitim sürecinin teknik, idari, bilimsel ve ideolojik yönlerinde mutlak söz sahibi olan devlet anlayışının pratik güçlükleri bir yana, daha önemli bir sakıncayı içerdiği gözlemlenmektedir. Vatandaşların neleri, nasıl öğreneceklerine, hangi ideoloji uyarınca düşünüp hareket edeceklerini kesin çizgilerle belirleyen devlet, bir anlamda da, bu çizgilerle belirlenen alanın dışını yasaklamaktadır. Serbest bırakılan alana göre çok daha geniş olan “yasak bölge” içinde ne kadar inanç, ideoloji, içerik, yöntem varsa hepsi bu defa, “özgür alanın kıyafet ve ritüellerini kullanarak” o alana sızmaya çalışmaktadırlar. Özgür alan sınırları kesinleştirildikçe sızmacı eğilimleri tanılamak daha da güçleşecektir. Sekiz yıllık zorunlu eğitim yoluyla mücadele edilmek amaçlanan çeşitli sızmacı eğilimlerle mücadelenin bu nedenle daha da güçleşeceği beklenmelidir.
- "Koşullanmama hakkı": Yalnız Türkiye’nin değil, dünyanın eğitimdeki geleneksel paradigması, hakim yerel siyasal ve kültürel ideolojiler yönünde kitleleri koşullandırmak şeklinde formüle edilebilir. İnsan türünün en zayıf yanı denilebilecek “koşullanmaya açıklık” olgusunun bir çeşit istismarı demek olan koşullandırma, reklamlardan pazarlamaya, siyasetten eğitime dek toplumun çeşitli yaşam kesitlerinde kullanılagelen bir yöntemdir.
SORU 1: Yukarıdaki alıntılardan MADDE 1 ve 2 içinden seçilenler, şimdilik Dünya üzerinde GÜÇ sahibi olan ve bunu SONSUZA DEK sürdürmek isteyen herhangi BAŞTAKİLERİN ortak politikası değil midir?
Yorum: Öyle ise MADDE 3 içinden seçilenler konunun OLMAZSA OLMAZI olup, KÜRESEL bir sorun olan KOŞULLANMAMA HAKKI sadece Türk Devleti'nin kendi içinde çözebileceği bir sorun olarak görünmüyor. En büyük koşullayıcılar olan reklamlardan pazarlamaya, siyasetten eğitime dek toplumun çeşitli yaşam kesitlerinde kullanılagelen yöntemler her türlü değer sisteminin içine sızmış, onları sömürerek metastaz yapan bir tümör gibi tüm Dünya'nın bağışıklık sistemini çökerten bir hızla kontrolsüz ilerlemesini sürdürmektedir.
SORU 2: Acaba, tüm dünyadaki insanlar içinden herhangi bir küresel amacın oyuncağı olmadan GERÇEKTEN ve GERÇEKTEN, insanlığın birbirini yiyip bitirmeden "iyi-güzel-doğru"ya gitmesini isteyen ve bu istek için ilerlerken ARALARINDAKİ en TEMEL bir kaç İLKE dürüstlük, dayanışma ve bilimsel akıl olabilecek ÖZGÜR İNSANLAR var mıdır ve bunlara nasıl ulaşılabilir?
Yorum: EN zengin, EN zeki, EN sağlıklı, yaratıcı, EN çalışkan, EN güzel, EN,...., EN'lerin seçildiği, tepelere yerleştirildiği BENCİL ve SORUMSUZLARIN İŞGALİnde olan bir Dünya'da hiyerarşinin giderek altına kayanların sayısı arttıkça tüm keşifler, yazılanlar, çizilenler şimdilik nafile görünüyor...
Büyük bir olasılıkla bu Dünya her birimizi mutlu etmeye yetebilecekti. Eğer...
A.Şükran Demiralp Rev.1
Not: Yanılgım varsa, yazınız. İlgiyle okur ve üzerinde düşünürüm.
* Rapor: http://bit.ly/1h95OCH
SORU: Güçlü devletlerin uluslararası arenada yaptıkları için ne düşünelim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder