9 Kasım 2015 Pazartesi

M.Kemal Atatürk’ü saygı ve sevgiyle anarken!


9 Kasım 2015
Rev.2 Lütfen tıklayınız: http://bit.ly/2aypfan

(1) Kendilerini, yüzyılların kalıplarını sorgulayamayanlar M.Kemal Atatürk’ü sorgulamayı nasıl becerebilirlerdi ki? Beceremediler!

20.yüzyıl

M.Kemal Atatürk:  

·       Yurtta barış, Dünya da barış!

·       Özgürlük olmayan ülkede ölüm, yıkılış vardır. Her ilerlemenin, kurtuluşun anası özgürlüktür

·       Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.

·       Yabancı bir devletin himaye ve desteğini kabul etmek, insanlık özelliklerinden mahrumiyeti beceriksizlik ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir.

Neden beceremediler? Çünkü, sorgulama en baştan ve kesintisiz süreçler halinde, içinde bulunulan koşullara göre; öncelik ve ihmal edilebilirlikleri ayrıştırabilecek çıkar zincirini boynuna dolamamış özgür zihinlerin becerebileceği bir eylem olsa gerek.

(2) 21. yüzyıl! Barış ve özgürlük; birey, toplum, dünya ve evren için.. Nasıl?

Özgürlük ancak sorgulayabilen; korkmama ve korkutmama özgürlüğünü elde edebilmiş, önce kendi kalıplarını sorgulayabilen bireyler içindir.  Bu bireyler, önce yakınları ile etkileşimlerinde barışçı; hemen yargılayan değil anlamaya çalışan, kendinin de yanılabileceğini bilen, bilgileri araştıran, sorgulayan ve yenileyebilen, sorunların çok çeşitli kaynaklar ile etkileşimini irdeleyebilenlerdir. Bu özelliklerini toplumsal ilişkilerine de yansıtabilirler.. 

Onlar için; akademisyen, dindar, mühendis, ev insanı vbg kim olurlarsa olsunlar;  bireysel her türlü zenginlik ihtiyaç fazlasıdır. Sahip olmayı değil paylaşabilmeyi, üretebilmeyi, tüm canlı çeşnisi ile çevreyi korumayı, dayanışabilmeyi hedeflerine koyarlar. Varolmayı; yaşam ve ölümü tüm doğallığı ile algılarlar. Öldürmenin, yoketmenin hala dünya gündeminde yerini koruması onlar için en temel sorunlardandır..

(3) Günümüzde refah toplumları (!) diğer geri kalmış vbg toplumların neden etnik köken ve inanç sistemleri çatışmalarını kışkırtırlar? Asıl kendi uluslarının hiyerarşilerini sorgulamak yerine; krallıklar, kraliçelikler gibi, neden diğer ulusların bölünmez bütünlüğünü parçalamakla uğraşırlar? Bilimsel akıllarını yere göğe sığdıramazlarken, kanıt olmaksızın (!) soykırım vbg, neden bizleri suçlamaya bu denli heveslidirler? Refah toplumları OTORİTE olmaya devam ettikleri sürece EZEN ve EZİLEN DÖNGÜSÜ NASIL KIRILABİLİR? Diğer ulusları BÖL, PARÇALA, YÖNET, ama biz bölünmez bütünüz mantığıyla nereye kadar?

(4) Dünya bireylerinde genel bir özgürlük kavramı sorunu olduğu gözlenebilir! Günümüzün propaganda araçları ve yarım asırdan daha uzun süre öncesi arasındaki, neredeyse aynı, benzerlik:



  • Başarı önemli bir şeydir. Propaganda ortalama zekalıların konusu değildir, daha çok uygulayıcılarının konusudur. Sevimli veya teorik olarak doğru olması beklenmez. Harika, estetik olarak şık ya da kadınları ağlatan konuşmalar yapmayı önemsemem. Politik konuşmanın amacı, insanları düşündüğümüzün doğru olduğuna ikna etmektir. Taşrada Berlin'den başka konuşurum ve Bayreuth'ta konuştuğumda, Pharus Hall'da söylediğimden farklı şeyler söylerim. Bu pratik meselesidir, teori değil. Birkaç saman kafalının hareketi olmak istemeyiz, fakat daha çok, geniş kitleleri fetheden bir hareket olmak isteriz. Propaganda popüler olmalıdır, entelektüel olarak hoşa giden değil. Entelektüel gerçeği ortaya çıkarmak propagandanın görevi değildir.
  • Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız insanlar ona o kadar fazla inanırlar.
  • En parlak propaganda tekniği, tek bir temel prensip akılda sabit olarak tutulmadıkça başarıya ulaşmayacaktır: Kendini birkaç nokta ile sınırlamalı ve bunları defalarca tekrar etmelidir.



Ekonominin onemi 

Atatürk, ekonominin onemini şu sözlerle açıklamaktadır: "Bir milletin doğrudan doğruya yaşantısı ile ilgili olan, o milletin ekonomik durumudur. Tarihin ve tecrübenin süzgecinden arta kalan bu hakikat, bizim milli yaşantımızda ve milli tarihimizde, tamamen kendisini göstermiştir. Gerçekten de Türk tarihi incelenecek olursa, gerileme ve yıkılma nedenlerinin, ekonomik problemlerden başka bir şey olmadığı derhal anlaşılır." 

Ulusal politikanın önemi 

Atatiirk, o güne kadar ekonomimize gereken önemi vermediğimizi, bunun nedeninin ise Osmanlı Imparatorluğunun ulusal bir yönetime sahip olmamasına bağlamaktadır. "Osmanlı tarihinde bütün çabalar ve bütiin çalışmalar milletin arzusu, emelleri ve gerçek ihtiyaçları gözönünde bulundurularak değil, şunun bunun kişisel hırslarını, emellerini yerine getirme yönünde yapılmııştır." 

Kaynak: http://turkoloji.cu.edu.tr/ATATURK/arastirmalar/aktan_ataturk_ekonomi_politika.pdf

Derleyen.
A.Şükran Demiralp

1 yorum:

  1. ULUS BİLİNCİ konusunda bilimci, sanatçı, dinci, öğrenci,.. vbg pek çok kesimin aklının çok BULANDIĞINI gözlemleyegeldik. Burada yabancı MİSYON okullarının da etkisini gözardı edebilir miyiz? Sorgulayamayanların ÇOĞUNLUKTA olduğu bir toplumda SORGULADIĞINI sananlar da belki de daha büyük bir sorun; bilinçli / bilinçsiz KENDİ MUTLAK DOĞRULARINA KOŞULLAMAK ötesine ne kadar gidebilirler?

    YanıtlaSil