Ön Koşul: HER ŞEYİN BİR SINIRI OLDUĞUNU BİLİRSEK!
Bir öykü: "Kedim, 5 yavrusu ve iki muhabbet kuşum ile birlikte harika zaman geçiriyorduk. Kedilerim kuşlarımın kafesi üzerinde uyuyorlar, onlara koyduğum salatalık kabuklarını paylaşıyorlar, kuşlarımın kafesten onları gagalamasından da hiç rahatsız olmuyorlardı.
Kedim olağanüstü akıllıydı zaten. Tuvaletini nereye yapacağını, bizim kurallarımızı, benim ses tonumdan ne demek istediğimi hiç mi hiç zorlamadan nasıl çabuk öğrenmişti? Ona hayrandım, O benim kızımdı. Çocuklarına da olağanüstü ilgi gösteriyor; tek başlarına yaşayabilmeleri için gereken her şeyi zamanında ve kararında öğretiyordu. Ve ben bunları çok iyi gözlemlediğimi düşünüyordum.
Bir gün acele evden çıkmamız gerekti. Oğlumla diyaloğumuz:
- Kedilerimizle kuşlarımızı aynı odada bırakmayalım anne. Ne de olsa kedi. Ya kafesleri açılırsa, bir şey olursa?
- Yok, merak etme, bi şey olmaz.
- Kedilerimizle kuşlarımızı aynı odada bırakmayalım anne. Ne de olsa kedi. Ya kafesleri açılırsa, bir şey olursa?
- Yok, merak etme, bi şey olmaz.
Eve döndüğümüzde, BENİM hiç aklıma gelmeyen bir şey olmuş, kafesin alt bölümü düşmüş ve sanırım o sırada muhabbet kuşlarım uçmaya başlayınca, kedilerimin avlanma dürtüsü devreye girmişti ve oğlum haklı çıkmıştı
Sevgili anne kediciğim, çocuklarına nasıl avlanacağını göstermiş olabilirdi Daha önce bahçeden yakalayıp getirdiği kertenkele ve farelerden sonra, avlanma güdüsünü unutup bu hatayı nasıl yapabilmiştim?
Kedimi hep sevdim, kendime çok kızsam da ancak hatayı tekrarlamamak dışında yapabileceğim tek şey bu hatamı hayvan sever dostlarıma anlatmak olabilirdi."
A.Şükran Demiralp, 1995 - 2000 aralığından...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder