22 Temmuz 2018 Pazar

Ben Çocukken ve Şimdi…



22 Temmuz 2018


Anneannemlerin ahşap evinde,
Bahçelerinde hep kediler olurdu,
Fare zehiri, böcek ilacı nedir bilinmez,
Doğal ortamda dengeler korunurdu.
Kısırlaştırma diye bir yöntem uygulanmaz,
Zaten kediler de yılda bir kereden,
Daha çok pek de doğurmaz,
Dişi – erkek dengesi korunurdu!
Yurt dışından hayvan da ithal edilmez,
Hazır mama nedir bilinmez,
Yemeklerimize kediler de ortak olurdu.
Hiç kimse, komşusunu hayvan sevmiyor,
O’nun hayvanı evime,
Bahçeme girdi diye
Şikayet etmez,
Hemen herkesin zaten en az bir kedisi olurdu.
Sadece bahçeli özel evlerde değil,
Mahallelerde, apartman aralarında da,
Kediler vd hayvanlar çocuklarla arkadaş,
Yiyeceklerimizi paylaşırdık,
Sokakta onlara evler yapardık,
Şimdilerde neler oluyor?
Dişi kediler kısırlaştırılıyor,
Kısırlaştıkça çevredeki kediler
Daha çok çoğalıyor?
Kimyasallarla böcek, fare, kertenkele
Öldürüldükçe,
Daha çok hazır mama tüketildikçe,
Hala dışarıdan hayvan ithal edildikçe,
Hayvancıklar köle gibi alınıp satıldıkça,
Şimdi neler oluyor?
Mamaların içine neler konuyor?
Neden eskiden yılda bir kez gibi doğuran hayvancıklar,
Şimdi neredeyse yılda dört kez doğuruyor?
Erkek kediler daha saldırgan,
Dişi kediler daha doğurgan,
Giderek hamile kalan çocuk kediler,
Bu tablo neyi anlatıyor?
Daha çok iyi niyetli kadın?
Daha çok dişi kedi kısırlaştırıyor..
Tablo değişiyor mu? Değişmiyor..
Yine de çaresiz, iyi niyetli daha çok kadın,
Daha çok dişi kedi kısırlaştırıyor.
Kapitalizm çarklarını
Hayvancıklar üzerinde de döndürüyor;
Satılan-alınan hayvanlar,
Satılan-alınan özel formüllü (!) mamalar,
Sürekli kısırlaştırılan,
Özellikle de dişi hayvanlar?
Ve daha çok şikayet eden insanlar?
Biz bu döngüyü kırabilecek miyiz?
Belki de, neden olmasın?

A. Şükran Demiralp, 22 Temmuz 2018


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder