12 Eylül 2012 Çarşamba

Enerji Verimliliği ve Kanonik Konuşma, Yazma


12-09-2012

İki boyutlu yazım ortamının iki boyutlu kullanımı. Açıklama için Bkz. http://tinyurl.com/9qezv69).

NOT: İki boyutlu kullanım için: "kamuya açık (herkesçe serbest kullanılabilir)" 


Wikipedia'dan: "Enerji, bir cisim ya da sistemin iş yapabilme yeteneği, "yaratılan güç" anlamındadır. Doğrudan ölçülemeyen bir değer olup fiziksel bir sistemin durumunu değiştirmek için yapılması gereken yoluyla veya enerji türüne göre değişik hesaplamalar yoluyla bulunabilir.
 
Enerji korunumlu bir büyüklüktür aynı zamanda biçim değiştirebilir. Bunun en sıradan örneği Hidroelektrik Santrallerinde elektrik enerjisine dönüştürülen, suyun potansiyel enerjisidir. Bu dönüşüm işlemi pratikte birebir olamaz, kayıplar oluşur.
 
Enerji korunumlu bir büyüklük olmasına rağmen diğer biçime dönüştürülemeyen ve dolayısıyla ısı olarak etrafa yayılan enerji, teknik terimle kayıp olarak nitelendirilir." *
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
*http://tr.wikipedia.org/wiki/Enerji
 
 
Bizler enerjilerimizi ne ölçüde verimli / minimum "kayıp"la kullanabiliyoruz?
 
 
 
 
Bir olgu sunumu:
 
"Büyük, merkezi ısıtmalı ve eski bir sitede oturuyorum. 2011 Aralık sonundan beri “ENERJİ VERİMLİLİĞİ İÇİN RADYATÖRLERE ISI_PAY ÖLÇER TAKILMASI”nı konuşuyor, bilgilenmeye ve karar vermeye çalışıyoruz.
 
Sitemizde her dairenin radyatörlerine ısı_pay ölçer takmanın toplam maliyeti:
 
Yaklaşık (bu günlerdeki kur üzerinden) 1.000.000 /10^6/ BirMilyonTürkLirası veya 450 Euro civarında görünüyor. Eğer radyatörlerimizin değişmesi, merkezi sistemimizin yeni sisteme uyumsuzluk nedeni ile umulmadık bir arıza yapması gibi durumlar söz konusu olmazsa!
 
Resmi toplantılar:
 
Bu konuda şimdiye dek birisi yaklaşık 8, diğer ikisi de 5 saat süren site olağanüstü genel kurul toplantıları yaptık.
 
8 saatlik toplantı aynı zamanda vidyoya alındı.
 
Her birinde saatlerce tutanak tutuldu.
 
Sonra bu tutanaklar temize çekildi ve 100’e yakın blok yöneticisine dağıtıldı.
 
Her bir toplantıda, bir önceki toplantı tutanaklarının çoğu blok yöneticisi tarafından okunmadığı gözlendi.
 
Bir de gayri resmi olanlar var:
 
“Bilgilendirme” konuşmaları, oluşturulan komisyonun kendi arasında yaptığı toplantı, işi yapmaya yetkili firmalarla yönetim kurulunun ve ısı_pay ölçer komisyonunun yaptığı toplantılar, sorumluluk sahibi blok yöneticilerinin bilgi birikimlerini rapor ettiği ve /veya kendi bloklarında yaptığı toplantılar. Benim gibi yetkili firmalarla dakikalarca telefon görüşmesi yapan bazı site sakinlerinin ayırdığı zaman. İnternetten yapılan araştırmalar vbg…
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  
Örneğin: http://www.emo.org.tr/genel/sss.php?grubu=ENERJİVERİMLİLİĞİ iinkinde “Sıkça sorulan sorular” bölümüne de sordum:
 
“Merhabalar,

‘Enerji Verimliliği’ çerçevesinde, merkezi ısıtma sistemleri olan blok ve sitelerde, ‘ısı pay ölçer’ uygulanması konusunda sorularım:

1516 daireli 24-25 yıllık, merkezi ısıtma sistemi olan bir sitede oturuyorum.

Kanun çıktı, zorunludur şeklinde bir korku ve telaş ile site yönetimi ne yapacağını şaşırmış durumda.
Hiçbir firma da sistem garantisi veremiyor. Genelde "yapılsın, deneyelim, görelim" düşüncesiyle hareket etmeye eğilimli görünüyor.

Digital uzaktan okumalar, evin konumu gibi birçok faktörün sistemde karışıklık yaratabileceği görüşleri de var.
İnternette bu konuda mahkemelik siteler var.

Bir makine mühendisinin: "Yurt dışında 100 parametreye göre kurulan sistem, ülkemize ithal gelirken 90 parametresi yok sayılabiliyor. Bu nedenle de‘çok riskli’ olabilir."görüşü var.
Bu konularla ilgili görüşlerinizi rica ediyorum.

Saygılarımla,
A.Şükran Demiralp”
 
Henüz yanıt alamadım.
 
 
 
Ve düşünüyorum:
 
"Biz ENERJİ VERİMLİLİĞİ'ni tartışıyoruz (?)
 
Aylardır zaman ve enerjimizi bu konuya ayırdığımız halde neden hala başlangıç noktasındayız?
 
Zaman ve enerjimiz nereye gitti?
 
"Enerji korunumlu bir büyüklük olmasına rağmen,  diğer biçime dönüştürülemeyen ve dolayısıyla ısı olarak etrafa yayılan enerji, teknik terimle kayıp olarak nitelendirilir." tanıma göre "enerjimiz"etrafa "ısı" olarak yayıldı.
 
Neden?
 
 
 
Konu daha sorgulanamadan peşin "evet ve hayır"cılar var!
 
 
Neyse ki bir kısmımız da sorgulamadan “Evet”, “Hayır” ile sonuca gitmeyelim istiyoruz. Ancak, “sorgulama”, “sorulara yanıt alma” kısmında tıkanıyoruz.
 
 
Kök sorunlardan birisi linkte vurgulanan konulardan kaynaklanıyor:
 
Linkten ** alıntılar:
 
“Bu önerim yalnızca tartışma programlarına katılanlara değil, daha uzun yaşamak isteyen herkese yarar sağlayacaktır. Bu, “konuşma sürelerinin kısıtlanması” ve bunun için de “kanonik konuşma” usulunün benimsenmesidir:
 
 Uzun konuşmanın başlıca üç nedeni;
 
·         “alışkanlık”,“berrak olmayan düşünceleri berrakmış gibi gösterme isteği” ve “bir ters- bir yüz söyleyip şiş ve kebabı yakmama” eğilimidir.
·         · “Kanonik konuşma”, ifade edilmek istenen bir düşüncenin, olabilecek en kısa formda dile getirilmesi tekniğidir. Alışık olmayana başlangıçta -biraz- güç gelebilirse de kısa zamanda öğrenilir.
·         · “Kanonik ifade” nin -yalnız konuşmada değil yazmada da geçerlidir- ne olduğunun anlaşılması için, önce “uzun konuşma” nın neden(ler) i anlaşılmalıdır.
·         · Uzun konuşmanın başlıca üç nedeni; “alışkanlık”,“berrak olmayan düşünceleri berrakmış gibi gösterme isteği” ve “bir ters- bir yüz söyleyip şiş ve kebabı yakmama” eğilimidir.
·         · “Alışkanlık”, zamanla tedavi edilebilir. Diğer ikisinin ilacı ise kısa konuşmaya “zorlamak”tır.
·         · Ancak, “kısa konuşma”nın -her zaman yapıldığı gibi-iki uçtan birini seçmeye zorlamak olmadığına çok dikkat edilmelidir. “Bu fikre katılıyor musunuz, yalnız evet-hayır deyin” gibisinden “boyut daraltıcı faşizan” zorlamaların kısa konuşmayla ilgisi yoktur.
·         · “Kanonik ifade” ya da “kısa konuşma”nın temel gerekçesi, tartışmaya katılanların “konuşma özgürlüklerini” sağlamaktır. Her uzun konuşma, sıra bekleyen diğer tartışmacıların haklarından çalınmış birer parçadır. Tartışma yöneticisinin bir numaralı görevi ise, herkesin özgürlüğünü güvenceye almaktır.
·         · Doğruluğu kendinden menkul, sonu “…dir” ile biten hükümlerle dolu, o konuda düşünmemiş olmayı gizlemeye yönelik laf salatalarını kesmenin en etkin yolu, her defasında azami 1 veya 2 dakikalık konuşmaya izin vermek ve süre sonunda – cümlenin ortası dahi olsa- mekanik bir yolla “kesmek”tir. Böylece, çeşitli defalar söz almak mümkün olduğu gibi, herkese fikrini söyleme imkanı verilmiş olur.
·         · Tartışma programlarında unutulmaması gereken bir nokta, toplam sürenin 1-1.5 saati geçmemesidir. Sabahlara kadar süren bir tartışma ortamında, akıl zindeliğini koruyabilecek babayiğitler henüz ülkemizde yetişmemektedir. “
 
 
 
 
 
Konumuz:
 
“ ENERJİVERİMLİLİĞİ”. Genelde karmaşık konularda, enerjimizi, zamanımızı ve paramızı bu yöntem(sizlik)le alınan / alınamayan kararlarla yıllardır bir şekilde israf ediyoruz.
 
“Verimliliğe”nereden başlamamız gerektiği konusunda hepimize belki bir yol gösterici olabilir umuduyla yazımı paylaşıyorum.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Öneriler TV’deki bir tartışma programı için gözükse de TBMM deneyimli bir kişinin önerileri olduğunu hatırlatıyorum.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


Yazının tek boyutlu (alışılagelmiş) ifadesi:

Enerji Verimliliği ve Kanonik Konuşma, Yazma
Wikipedia'dan: "Enerji, bir cisim ya da sistemin iş yapabilme yeteneği, "yaratılan güç" anlamındadır. Doğrudan ölçülemeyen bir değer olup fiziksel bir sistemin durumunu değiştirmek için yapılması gereken yoluyla veya enerji türüne göre değişik hesaplamalar yoluyla bulunabilir. 

Enerji korunumlu bir büyüklüktür aynı zamanda biçim değiştirebilir. Bunun en sıradan örneği Hidroelektrik Santrallerinde elektrik enerjisine dönüştürülen, suyun potansiyel enerjisidir. Bu dönüşüm işlemi pratikte birebir olamaz, kayıplar oluşur.

Enerji korunumlu bir büyüklük olmasına rağmen diğer biçime dönüştürülemeyen ve dolayısıyla ısı olarak etrafa yayılan enerji, teknik terimle kayıp olarak nitelendirilir." *

Bizler enerjilerimizi ne ölçüde verimli / minimum "kayıp"la kullanabiliyoruz?

Bir olgu sunumu:

"Büyük, merkezi ısıtmalı ve eski bir sitede oturuyorum.  2011 Aralık sonundan beri  “ENERJİ VERİMLİLİĞİ İÇİN RADYATÖRLERE ISI_PAY ÖLÇER TAKILMASI”nı konuşuyor, bilgilenmeye ve karar vermeye çalışıyoruz.  
Sitemizde her dairenin radyatörlerine ısı_pay ölçer takmanın toplam maliyeti:  Yaklaşık (bu günlerdeki kur üzerinden) 1.000.000 /10^6/ BirMilyonTürkLirası veya 450 Euro civarında görünüyor. Eğer radyatörlerimizin değişmesi, merkezi sistemimizin yeni sisteme uyumsuzluk nedeni ile umulmadık bir arıza yapması gibi durumlar söz konusu olmazsa!  

Resmi toplantılar: 

Bu konuda şimdiye dek birisi yaklaşık 8, diğer ikisi de 5 saat süren site olağanüstü genel kurul toplantıları yaptık.  

8 saatlik toplantı aynı zamanda vidyoya alındı.  

Her birinde saatlerce tutanak tutuldu.  

Sonra bu tutanaklar temize çekildi ve 100’e yakın blok yöneticisine dağıtıldı. 

Her bir toplantıda, bir önceki toplantı tutanaklarının çoğu blok yöneticisi tarafından okunmadığı gözlendi.  

Bir de gayri resmi olanlar var:  “Bilgilendirme” konuşmaları, oluşturulan komisyonun kendi arasında yaptığı toplantı, işi yapmaya yetkili firmalarla yönetim kurulunun ve ısı_pay ölçer komisyonunun yaptığı toplantılar, sorumluluk sahibi blok yöneticilerinin bilgi birikimlerini rapor ettiği ve /veya kendi bloklarında yaptığı toplantılar. Benim gibi yetkili firmalarla dakikalarca telefon görüşmesi yapan bazı site sakinlerinin ayırdığı zaman. İnternetten yapılan araştırmalar vbg… 

Örneğin:  http://www.emo.org.tr/genel/sss.php?grubu=ENERJİ VERİMLİLİĞİ iinkinde “Sıkça sorulan sorular” bölümüne de sordum: 

“Merhabalar,

‘Enerji Verimliliği’ çerçevesinde, merkezi ısıtma sistemleri olan blok ve sitelerde, ‘ısı pay ölçer’ uygulanması konusunda sorularım:

1516 daireli 24-25 yıllık, merkezi ısıtma sistemi olan bir sitede oturuyorum.
 
Kanun çıktı, zorunludur şeklinde bir korku ve telaş ile site yönetimi ne yapacağını şaşırmış durumda. 
 

Hiçbir firma da sistem garantisi veremiyor. Genelde "yapılsın, deneyelim, görelim" düşüncesiyle hareket etmeye eğilimli görünüyor.

Digital uzaktan okumalar, evin konumu gibi birçok faktörün sistemde karışıklık yaratabileceği görüşleri de var.
 

İnternette bu konuda mahkemelik siteler var.

Bir makine mühendisinin: "Yurt dışında 100 parametreye göre kurulan sistem, ülkemize ithal gelirken 90 parametresi yok sayılabiliyor. Bu nedenle de ‘çok riskli’ olabilir."görüşü var.

Bu konularla ilgili görüşlerinizi rica ediyorum.

Saygılarımla,
 

A.Şükran Demiralp” 

Henüz yanıt alamadım.
 
Ve düşünüyorum: "Biz ENERJİ VERİMLİLİĞİ'ni tartışıyoruz:-))
 
Aylardır zaman ve enerjimizi bu konuya ayırdığımız halde neden hala başlangıç noktasındayız?

Zaman ve enerjimiz nereye gitti? "Enerji korunumlu bir büyüklük olmasına rağmen diğer biçime dönüştürülemeyen ve dolayısıyla ısı olarak etrafa yayılan enerji, teknik terimle kayıp olarak nitelendirilir." tanıma göre "enerjimiz"etrafa "ısı" olarak yayıldı.

Kök problemlerden birisi: Konu daha sorgulanamadan peşin "evet ve hayır"cılar var!

Neyse ki bir kısmımız da  sorgulamadan “Evet”, “Hayır” yapay demokrasisi ile sonuca gitmeyelim istiyoruz.  Ancak, “sorgulama”, “sorulara yanıt alma” kısmında tıkanıyoruz.  

Kök sorunlardan birisi de linkte vurgulanan konulardan kaynaklanıyor: 


“Bu önerim yalnızca tartışma programlarına katılanlara değil, daha uzun yaşamak isteyen herkese yarar sağlayacaktır. Bu, “konuşma sürelerinin kısıtlanması” ve bunun için de “kanonik konuşma” usulunün benimsenmesidir:
·    Uzun konuşmanın başlıca üç nedeni; “alışkanlık”, “berrak olmayan düşünceleri berrakmış gibi gösterme isteği” ve “bir ters- bir yüz söyleyip şiş ve kebabı yakmama” eğilimidir. 

·    “Kanonik konuşma”, ifade edilmek istenen bir düşüncenin, olabilecek en kısa formda dile getirilmesi tekniğidir. Alışık olmayana başlangıçta -biraz- güç gelebilirse de kısa zamanda öğrenilir.  

·    “Kanonik ifade” nin -yalnız konuşmada değil yazmada da geçerlidir- ne olduğunun anlaşılması için, önce “uzun konuşma” nın neden(ler) i anlaşılmalıdır.  

·    Uzun konuşmanın başlıca üç nedeni; “alışkanlık”, “berrak olmayan düşünceleri berrakmış gibi gösterme isteği” ve “bir ters- bir yüz söyleyip şiş ve kebabı yakmama” eğilimidir. 

·    “Alışkanlık”, zamanla tedavi edilebilir. Diğer ikisinin ilacı ise kısa konuşmaya “zorlamak”tır. 

·    Ancak, “kısa konuşma”nın -her zaman yapıldığı gibi- iki uçtan birini seçmeye zorlamak olmadığına çok dikkat edilmelidir. “Bu fikre katılıyor musunuz, yalnız evet-hayır deyin” gibisinden “boyut daraltıcı faşizan” zorlamaların kısa konuşmayla ilgisi yoktur. 

·    “Kanonik ifade” ya da “kısa konuşma”nın temel gerekçesi, tartışmaya katılanların “konuşma özgürlüklerini” sağlamaktır. Her uzun konuşma, sıra bekleyen diğer tartışmacıların haklarından çalınmış birer parçadır. Tartışma yöneticisinin bir numaralı görevi ise, herkesin özgürlüğünü güvenceye almaktır.  

·    Doğruluğu kendinden menkul, sonu “…dir” ile biten hükümlerle dolu, o konuda düşünmemiş olmayı gizlemeye yönelik laf salatalarını kesmenin en etkin yolu, her defasında azami 1 veya 2 dakikalık konuşmaya izin vermek ve süre sonunda – cümlenin ortası dahi olsa- mekanik bir yolla “kesmek” tir. Böylece, çeşitli defalar söz almak mümkün olduğu gibi, herkese fikrini söyleme imkanı verilmiş olur.  

·    Tartışma programlarında unutulmaması gereken bir nokta, toplam sürenin 1-1.5 saati geçmemesidir. Sabahlara kadar süren bir tartışma ortamında, akıl zindeliğini koruyabilecek babayiğitler henüz ülkemizde yetişmemektedir. “ 

Yukarıdaki öneriler TV’deki bir tartışma programı için gözükse de TBMM deneyimli bir kişinin önerileri olduğunu hatırlatıyorum.
Konumuz: “ ENERJİ VERİMLİLİĞİ”. Genelde karmaşık konularda, enerjimizi , zamanımızı ve paramızı bu yöntem(sizlik)le alınan / alınamayan kararlarla  yıllardır bir şekilde israf ediyoruz.

“Verimliliğe” nereden başlamamız gerektiği konusunda hepimize belki bir yol gösterici olabilir umuduyla yazımı paylaşıyorum. 
Saygılarımla,
A.Şükran Demiralp

 *http://tr.wikipedia.org/wiki/Enerji
Fotoğraf : A.Şükran Demiralp

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder