28 Ekim 2012
Belgeseller, Haberler ve Etik üzerine ..
Geçmişte olanlar günümüze aktarılırken o
zamanın koşullarına göre, bütüncül tarih
çerçevesinde değerlendirilmelidir: Devrimlerin kanlı olması gibi!
Geçmişten gelen bilgi ve deneyimler günümüzü çok daha iyi, güzel
ve doğruya yönlendirecek şekilde değerlendirilebilmelidir.
Tüm insanların kümesi içinde; liderlerin, dahilerin, sanatçıların,
annelerin, babaların, ve de öğretmenlerin her yaptığı şeyin doğru olmadığını
çoğumuz biliyoruz. Önemli olan (+), (-) terazisinde kefe hangi yönde ağır
basıyor!
Hepimiz insanız, hata(lar) yapabiliyoruz! Her birimizin kişisel
davranışsal boyutu farklı. Örneğin, Van Gogh'un dahi bir
sanatçı olması kulağını kesmesini haklı çıkaramaz, kulak kesme O'nun hastalıklı
yanının yansıması iken, bizim için ders alınacak yön, bu hastalıklı yanına rağmen
/ belki de sayesinde
ortaya koyduğu eserler, yani "üretici" yanının baskın
olmasıdır. Kurt Gödel
dahi bir matematikçi olduğu halde, zehirlenme korkusu ile yemeden içmeden
kesilip 30 kilonun altına düşerek ölmesi matematikteki
dehasını yok edemez. Vurgulanan da matematikte yaptığı devrimdir. Bir dehanın takıntıya yenik
düşmesi değil!
Daha onlarca örnek verilebilir. Vurgu, toplumun örnek alabileceği
davranışları yapıldıkları zaman dilimi içersinde doğru analiz etmeden
yapılırsa, bu dahilerin, dehalarından çok hastalıklı, zayıf yönleri ön
plana çıkarılırsa neler olabilir? Muhtemelen toplumda dahilerden çok yapay delilerin;
sanatçılardan çok üretemeyen uçukların; devrim yapıyoruz, hakkımızı arıyoruz diye
acımasız kan dökenlerin; güçlü, yakışıklı(!), zeki (!) ve mevki sahibi ise ve de erkekse,
kadınlar ayağına geliyorsa fırsatı değerlendirenlerin; veya kadınsa, güzelse(!)
gibi örneklerin sayısı artar. O günün koşulları ele alınmadan bütünü parçalayıp,
bazı parçaları atıp diğer bazı parçalardan
yeni bir şey elde etme, parçalayıp birleştirenin kendi kurgusu olan hayali başka
kişilere / olaylara dönüşür; gerçekten uzaklaşır!
"Belgesel film" neden yapılır? Adı üstünde, kurgusu
belgelere dayanan filimdir. Kurgunun ÖZNELLEŞTİRİLMEDEN "O
kişi", "O konu" ile ilgili gözden kaçmış önemli bir yanı, gerçeği, yanılgıyı vbg göz önüne
sermesi, farklı bir yorum getirmesi beklenir. Bu yoruma göre kurgulayan
kişinin;
- Nesnel
değerlendirebilme yeteneği,
- Etik
değerlerinin olması,
- Ve
her yaştaki geniş kitlelere nasıl bir iz bırakabileceğinin analizini
yapabilmesi, ne pahasına olursa olsun toplumda dikkat çekme, reyting
toplama dürtüsünün önünde olmalıdır.
Belgesel yapma, taraf tutmadan, olayları çarpıtmadan insanların sorgulayabilmelerini
tetikleyebilmenin bir sanatıdır
da diyebiliriz. Birilerine karşı “muhalif takılıyorken” diğer bazılarının ekmeğine
yağ sürmemelidir.
İnsanların haber alma, haber verme bilgilenme özgürlüğü olmalı. Ancak
ve ancak gerçekler ve belli değerler çerçevesinde.
Geçmişten günümüze doğru farklı olaylarla gelirsek:
Belli değerleri ezip geçmeden “gerçekleri” yansıtmaya çalışırken, sadece
kaydeden bir izleyici olmanın ötesine geçebilmeyi de gerektirebilir. İster
istemez belgeselin kurgusuna dahil olabilirsiniz.
Belgesel fotoğrafçısı Kevin Carter’ın deneyimi _http://tr.wikipedia.org/wiki/Kevin_Carter_
tam bu konu ile ilgilidir:
“1994'te fotoğraf dalında Pulitzer ödülü kazanan Kevin Carter`ın çektiği fotoğraf, zayıflıktan ölmek üzere olan siyah küçük kız çocuğu ile yakınında tüneyen akbabayı yansıtmaktadır. Kızın, birkaç kilometre ilerdeki Birleşmiş Milletler yardım kampına gitmek istediği sanılmaktadır.
Bu ânı fotoğrafladıktan sonra akbaba kaçmış, ancak Carter küçük kıza kampa ulaşması için yardım etmemiş, oradan uzaklaşmıştır. Bu yüzden yoğun eleştirilere maruz kalan Carter profesyonel fotoğrafçı olduğunu, yardım görevlisi olmadığını söylerek kendisini savundu. O dönemde, gazeteciler ve fotoğrafçılar, bulaşıcı hastalıklar nedeniyle hasta insanlara dokunmamaları konusunda sıkı biçimde uyarılıyorlardı.
Bu fotoğraf, yardım örgütlerine büyük miktarda maddi kaynak sağladı. Ancak bu fotoğraftan 3 ay sonra Kevin Carter bir depresyona girdi ve intihar etti.”
Kevin Carter ile ilgili iki
farklı yorum var:
“Benzer anları yaşamış bir foto-muhabir olarak bu ânı
görüntüleyen meslektaşım Kevin Carter’ın yaşadıklarını anlayabiliyorum. Savaş
ve açlığın bütün acımasızlığıyla hissedildiği bir bölgede, Sudan’da,
böylesine vurucu bir ânı görüntüleme fırsatı bulan meslektaşımızın, zamanı
durdurduğu bu anda büyük olasılıkla aklında olan tek şey bu fotoğrafın dünya
kamuoyunda yaratacağı tepki ve bunun sonucunda dünya ülkelerinin Sudan’a
yönelik yardım girişimlerinde bulunma ihtimali. O anda, o fotoğrafı gerekli
yerlere ulaştırma güdüsü ve bu nedenle de bir an önce bulunduğu yerden ayrılma
isteği sadece o ânı yaşayan insanların anlayabileceği bir psikoloji.”
—Coşkun Aral - Savaş Fotoğrafçısı
“Yaşamında bir sürü sorunu vardı, ancak bu olayların
zamanlamasını göz önüne alınca o çocuğun fotoğrafı ile Carter'ın intiharı
arasında bir ilişki olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum."Ama yine de
hiçbir fotoğraf bir insanın hayatından önemli değildir... “
—John Long
|
||
Ekim 2012, kurban bayramı haberlerinden, çok reklamlı bir gazete sayfası _sanki
bir candan söz etmiyor _ şu ifadeye
bakınız. Bu haberler kime / neye yarıyor?
"Kurban Bayramı’nın en renkli görüntülerinden dana
kaçması bugün İzmir’de yaşandı. Balçova İnciraltı’nda bulunan kesim alanından
kaçan dana deniz kıyısına kadar polis ekiplerini ve sahiplerini peşine taktı.
Bir türlü sakinleşmeyen ve paniğe kapılan dana bir anda denize açılmaya
başladı.
Yaklaşık 150 metre açılan dana yorulunca geri döndü. Sahildeki vatandaşlarında paniklemesine neden olan dana bitmek bilmeyen enerjisiyle yaklaşık 1 buçuk saat durmak bilmedi. Denizden çıkıp kıyıda bulunan engelliler Parkına gelen dana
Yaklaşık 150 metre açılan dana yorulunca geri döndü. Sahildeki vatandaşlarında paniklemesine neden olan dana bitmek bilmeyen enerjisiyle yaklaşık 1 buçuk saat durmak bilmedi. Denizden çıkıp kıyıda bulunan engelliler Parkına gelen dana
ekipler tarafından yoğun
uğraşların ardından yakalandı. İplerle parkın korkuluklarına bağlanan dana
oracıkta sahipleri tarafından kesildi.
Ülkemizde her yıl "Kurban
Bayramı’nın en renkli görüntülerinden dana kaçması” olayları ve
dahası yaşanıyor. Bu manzaraların fotoğrafları ve haberleri de birilerine
para kazadırıyor. Okuyucu / izleyicilerin bir kısmı üzülüyor, kızıyor,
söyleniyor.. Sonra, sonrası bir yıl sonra yine aynı tabloL
Yakınmak
dışında çözüm üretmeye çalışan insanlar oldukça az sayıdaL
Sorun
Çözme Kabiliyeti içtenlikle somut projeler üretebildikçe / varolanlara destek
verdikçe gelişebiliyor.
Aramıza katılmanızı dileriz: http://asukrandemiralp1.blogspot.com/2012/09/canli-dostlari-agina-katiliniz-butunun.html
Saygılarımla,
A.Şükran Demiralp
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder